Hoşuma gitmiyor ama hasta, yalnız ve umutsuzca sana ihtiyaç duyan bir kadın için üzülmeme de engel olmuyorlar. | Open Subtitles | إننى لا أحبهم لكن هذا لا يمنعنى من الأسف على امرأة تشعر بالمرض و الوحدة و بحاجة شديدة للمساعدة |
Ben maç varmış gibi yapacağım, sonra ona gidemiyecek kadar çok hasta numarası yapacağım, yani ertesi gün okula gidemiyecek kadar "çok hasta" | Open Subtitles | ، سأتظاهر أن هناك مباراة ، لكنني لن أذهب لأنني أتظاهر بالمرض و بالتالي مريض جداً . في اليوم التالي ولن أذهب للمدرسة |
Yüz binin üzerinde hasta var. Dikkatinizi verseniz iyi olur. | Open Subtitles | الذي تم تشخيصهم بالمرض اكثر من 100 ألف فكن يقظاً |
Ben kimseye hastalık bulaştırmadım. Çünkü ben hiç hasta olmadım. | Open Subtitles | أنا لم أصيب أحد بالمرض لأنني لم أمرض نفسي أبداً |
Üçüncü dönem sifilis hastalığı uzun zaman önce kaptığın anlamına geliyor. | Open Subtitles | الزهري طويل الأمد يعني أنك أصبت بالمرض على الاقل لتلك الفترة |
hasta hissetmeye başlasanız, bu yüzden yardım istemek için gecikmeyin. | Open Subtitles | لذا لا تتأخر فى طلب المساعدة . اذا شعرت بالمرض |
bir aynılığa fizyolojik olarak sahip olmazsanız hasta olacaksınız ya da öleceksiniz demektir. | TED | لأنه إذا ليس لديك هذا التشابه، من الناحية الفسيولوجية، ستصاب بالمرض او قد تموت |
Kanser tedavi unitesini terk ettikten sonra, sis ekranı gelmeden ve tekrar hasta hissetmemden önce yaklaşık dört saatim olduğunu biliyordum. | TED | كنت أعرف ذلك منذ أن غادرت وحدة علاج السرطان، كان لدي ما يقارب الأربع ساعات قبل أن أفقد الوعي وأبدأ بالشعور بالمرض. |
Mercanlar dünyanın her yerinde korkutucu oranlarla hasta oluyorlar, nedenini ve nasıl olduğunu gerçekten bilmiyoruz. | TED | الشعب المرجانية تصاب بالمرض في كل أنحاء العالم بشكل مثير للقلق ونحن حقاً لا نعلم كيف أو لماذا. |
Ama pek çok kişinin virüslerle ilgili olarak bilmediği şey ise onların bakterileri de hasta edebildiğidir. " | TED | و لكن ما لا يعرفه الكثيرون هو أن الفيروسات تصيب البكتريا بالمرض أيضاً. |
Grip virüsü gibi patajonler vücudunuza girip hücrelerinizi ele geçirip onları öldürmeye başladığında ilk olarak hasta olursunuz. | TED | تصاب بالمرض عند دخول فيروس مثل الإنفلونزا الى جسدك، عندها يقوم بإصابة وقتل الخلايا الخاصة بك. |
Bizi korumak için var olan fizyolojik mekanizmalarımıza dahil oluyorlar ve aşırı çalışmasına neden olup bizi hasta ediyorlar. | TED | ينتهجون أليات فسيولوجية مفصّلة بهدف حمايتنا، والتي تصيبنا بالمرض في حال استثارتها بشدة. |
İnsanlar iyileşmek için tedavi görmek zorunda ki başka insanları da hasta etmesinler. | TED | الأشخاص يحتاجون بأن يأخذوا علاجهم ليشفوا من المرض، وأيضاً لا يدعوا الآخرين يصابون بالمرض |
Sophie okula gitmemek için hasta taklidi yapmaya başlar. | TED | وتتظاهر صوفي بالمرض حتى لا تذهب إلى المدرسة. |
Ama eğer bu kayıplar veya arttırımlar yanlış gen üzerinde olursa belki hasta hissedecektik. | TED | لكن إذا حدثت هذه الحذوفات أو التضخمات في المورث الخاطئ، قد نشعر بالمرض. |
Bence bütün bunları bir araya getirdiğimizde, bütün bunları anlamaya çalışmaya ve kullanabilmeye başladığımızda, hastalara güç doktorlara ilave yetiler vermiş olacağız, sağlıklı yaşamı desteklemiş ve hastalık ortaya çıkmadan tedavi etmiş olacağız. | TED | و أعتقد أن جمع هذه الأشياء معا، إذا استطعنا التفكير حول كيفية فهم والاستفادة منها فإن بإمكاننا تمكين المريض، تمكين الطبيب ، و تطوير السلامة و العافية وبدأ العلاج قبل أن نصاب بالمرض. |
Bir tür hastalık. Kuduz gibi ama daha hızlı. | Open Subtitles | إنه أشبه بالمرض , كالسعار ولكن أسرع أسرع بكثير |
Bugün, 20 yıl sonra, bu hastalığı kontrol etmek için başka bir yöntem yok. | TED | اليوم، بعد 20 سنة، ليس هناك طريقة أخرى للتحكم بالمرض |
İlk baktığımız 53 kolej futbol oyuncusundan 48'i hastalığa sahipti. | TED | من 53 لاعب من فرق الرياضية في الجامعات 48 منهم مصاب بالمرض. |
İnsanlar korkmuş ve eğer normal insanlar da hastalanmaya başlarsa... | Open Subtitles | الناس خائفون واذا بدأ الناس الطبيعيين ان يصابوا بالمرض |
Frenchy öldü. hastalandı ve iyileşemedi. | Open Subtitles | فرنشي قد مات.لقد أصيب بالمرض و لم يتمكن من العودة |
Amaçlı bir hastalıktan mustarip gibiyim, değil mi? | Open Subtitles | يبدو أني أصبت بالمرض لغرض ما ألا تعتقدين ذلك ؟ |
- Bana bunu yapanı öldürmeye yardım edecek. - Kötü hissediyorum. | Open Subtitles | إنه سيقوم بقتل الشخص الذى فعل هذا بى إننى أشعر بالمرض |
hastalandığı için evsizleri suçluyor. | Open Subtitles | انه يلوم المجتمع المشرد على اصابته بالمرض |
Korkuya dayanamıyorum. Beni hasta ediyor. | Open Subtitles | أنا لا يمكن أن أقف خائف أنه يجعلني أشعر بالمرض. |
Galiba yine Kusacağım. | Open Subtitles | أعتقد أنني سوف أصاب بالمرض مرة أخرى. |
Buna başladığımızda beyin bankalarında çalışılmış, dünya üzerinde bu hastalığın sadece 45 dosyası vardı. | TED | منذ بداية المشروع فقط 45 حالة شخصت بالمرض حسب الدراسات التي أجريت في العالم في بنوك الأدمغة. |
Ben güçlü hissetmiyorum, yine midem bulanıyor. | Open Subtitles | انا لا اشعر بالقوه انا اشعر بالمرض مجدداً |