Çünkü nefeslerimiz, aslında hepimizi, Gerçek anlamda birbirimize bağlıyor. | TED | التنفس ، في الحقيقة ، يربطنا جميعا بالمعنى الحرفي للعبارة. |
Hayatı hem mecazi, hem de Gerçek anlamda dengede duruyor. | Open Subtitles | حياته معلقة في ميزان، بالمعنى الحرفي والمجازي |
İntörnlerim birbirlerini Gerçek anlamda lime lime ediyorlar. | Open Subtitles | والمستجدّون يشرطون بعضهم بالمعنى الحرفي للكلمة |
Galiba acı çekmek ve kendini cezalandırmak isteği gerçek ve mecazi anlamda. | Open Subtitles | أظنه يسبب ألماً كبيراً و التعذيب النفسي بالمعنى الحرفي و المجازي |
Çünkü, sonunda birbirinizi öldürürsünüz ... mecazi anlamda değil. | Open Subtitles | لأنكما ستقتلان بعضكما البعض بالمعنى الحرفي |
Ne yazık ki tehdidi Gerçek anlamda düşünmedi. | Open Subtitles | لسوء الحظ هو لم يأخذ هذا التهديد بالمعنى الحرفي |
Pis derken Gerçek anlamda pislikten bahsetmis. | Open Subtitles | ! اللعنة! كانت تقصد مقرفة بالمعنى الحرفي |
Annie Walker Gerçek anlamda direksiyon başındayken hem de. | Open Subtitles | مع "آني وولكر" والتي كانت تقود السيارة بالمعنى الحرفي. |
Kaybettim. Gerçek anlamda kaybettim. | Open Subtitles | فقدت بالمعنى الحرفي |
Gerçek anlamda değil. | Open Subtitles | لم أقصد هذا بالمعنى الحرفي |
Gerçek anlamda hayatımı kurtardın. | Open Subtitles | لقد أنقذت حياتي بالمعنى الحرفي. إنه... |
Gerçek anlamda. | Open Subtitles | بالمعنى الحرفي. |
Hem gerçek hem mecazi anlamda kurbanların güçlerini elinden alıyor. | Open Subtitles | يجرّد ضحاياه من قوتهم بالمعنى الحرفي والمجازي |
Rubber Soul albümü grup için bir dönüm noktasıydı yani hem gerçek hem mecazi anlamda saçlarını uzatmaya başladılar. | Open Subtitles | الان , البوم الربر سول سٌجِلَ كمرحلة تحول للمجموعة , بينما هم بالمعنى الحرفي والمجازي جعلوا شعورهم طويلة الان , فرقة البيتلز |
mecazi anlamda değil ama... Aslında o da var. | Open Subtitles | ليس بالمعنى الحرفي بل... |