Hayır, hayır beyler öyle inanıyorum ki, tablo hala Mendosa'nın elinde. | Open Subtitles | لا,لا يا سادة ,انى اؤمن ان الرسم مازال بحوزة ميندوزا. |
Eyaletin elinde ne olduğunu buldum. Ellerindeki kozu. | Open Subtitles | .لقد عرفت ما بحوزة الأدعاء .ورقتهم الرابحة |
Size saldıran adamlardan birinin elinde bu cihazdan var mıydı? | Open Subtitles | هل كان بحوزة مهاجميك أداة مثل هذه في أيديهم؟ |
Yoldaşlarım haritayı aldı, yakında geçit açılmış olacak, ve benim görevim tamamlanacak. | Open Subtitles | إن الخريطة بحوزة إخواني، وعما قريب سوف تُفتح البوابة، وسوف تكتمل مهمتي. |
O zamanlar bir adamın tek sahip olduğu şey onuruydu. | Open Subtitles | كل ما كان بحوزة الرجل حينها هو شرفه وسمعته |
Yani cesedin yanında satranç taşı falan... bulunmamıştı değil mi? | Open Subtitles | أقصد، لم يعثر على قطع شطرنج بحوزة الجثة، صحيح؟ |
Polisin ya da ordunun elindeki her silah nihayetinde sokaklara düşüyor. | Open Subtitles | أي سلاح بحوزة الشرطة أو الجيش ينتهي إلى تداوله بين الناس. |
Emirinde çalıştırdığın adamın var ya, onu patronu onu elinde tutuyor. | Open Subtitles | انها بحوزة الرجل الذى تعمل لديه والذى طلب الافيون,انه يحتجزها |
- Nasıl? Kara kutu kaçak bir Alman ajanının elinde. | Open Subtitles | الصندوق الأسود بحوزة عميل مُنشق للإستخبارات الألمانية |
Bağışıklık aşısını yapmayı biliyor ama şu anda Sands'in elinde. | Open Subtitles | إنها تعرف كيفية إعداد حقنة المناعة الآن "ولكنها بحوزة "ساندس |
Valdaire Tomarı, şu an Arayıcı'nın elinde. Sadece bir Gece Perisi ışığıyla okunulabilir. | Open Subtitles | لفيفة "فالدير" ، باتت الآن بحوزة الباحث، و لا يمكن قرائتها إلاّ على ضياء حوريات اللـّيل. |
Kontes Marburg'un elinde, ve O'nu öldürmeye niyetliler. | Open Subtitles | هو بحوزة الكونتيسة ماربوغ وهي تنوي قتله |
Ama bu yaratığın S.H.I.E.L.D'ın elinde olmasını istiyorum. | Open Subtitles | لكني أريد أن يكون هذا الوحش بحوزة شيلد |
- Sands'in elinde. Morra'ya başkaldırdı. | Open Subtitles | "إنها بحوزة "ساندس "الذي تمرَّد على "مورا |
Madem kötü adamlar kodları aldı sen hâlâ oyunu niye oynuyorsun? | Open Subtitles | - أنتظر - اذا كانت الشفرة بحوزة الأشرار لماذا لا تزال تلعب اللعبة؟ |
Kristoff... Küpü teyzem almadı. O aldı. | Open Subtitles | الجرّة ليست بحوزة خالتي وإنّما بحوزته |
Kristoff... Küpü teyzem almadı. O aldı. | Open Subtitles | الجرّة ليست بحوزة خالتي وإنّما بحوزته |
O 44'lük Hitchens'ın sahip olduğu tek silah. | Open Subtitles | عيار 0.44 المسدس الوحيد الذي كان بحوزة هيتشنز |
Yani, bu adamları Voight'in en başından beri sahip olmaması gereken bir şeyi, geri almak için takip ettiğimizi mi söylüyorsun? | Open Subtitles | أتقصد أننا نطارد هؤلاء الرجال لنسترجع شيئًا ليس من المفترض أن يكون بحوزة فويت؟ |
Sezyum babamın yanında, kampta. | Open Subtitles | السيزيوم بحوزة أبي في المعسكر. |
Adamın elindeki mal mavi. Emin misiniz? | Open Subtitles | هذه المخدرات التي كانت بحوزة هذا الرجل زرقاء اللون أأنت موقنٌ حيال هذا؟ |
Komik bir hikaye... Meğer bunca zamandır ...madalyon Nik'in arkadaşı barmen/terapist Camille'in elindeymiş. | Open Subtitles | والطريف، أن الميدالية كانت بحوزة (كاميل) صديقة (نيك) طوال الوقت |
Dosyamın Crews'te olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | - "أنا أعرف أن الطفلة بحوزة " كروز |