Seni kahrolası bir yüzükle şaşırtamam, Bu kahrolası bir Amerikan filmi değil! | Open Subtitles | أنا آسف أنني لا أفاجئك بخاتم لعين في ليلة العملية |
Ve bunun taktığın şu yüzükle bir ilgisi varsa... | Open Subtitles | وإن كان له أيّ علاقة بخاتم الزفاف ذاك الذي ترتديه |
Fakat, bu arada, bir kadının seks yapmadan önce elmas bir yüzük talep etmesi sorun değil, ama para talep etmesi sorun, öyle mi? | Open Subtitles | اذن هل يحق لفتاه ان تطالب بخاتم قبل الجنس,وليس المال؟ |
Sana bir yüzük göndermesi, onunla evlenebileceğin anlamına gelmez. | Open Subtitles | ليس لأنه بعث لكِ بخاتم فمعنى هذا أنك كنتِ لتتزوجيه |
Çünkü benim boktan bir özür için alınan yüzüğü kabul etmeyecek kadar aptal olduğumu düşünmediğini biliyorum. | Open Subtitles | لإنى أعلم أنك لا تعتقدنى غبية لهذا الحد حتى أقبل بخاتم كهذا كإعتذار عن هرائك |
Ne zaman bir uçak seyahati yapsak onun evlilik yüzüğünü ben taşırım. | Open Subtitles | كان يعهد إليّ بخاتم زواجه كلّما سافرنا بالطائرة |
- Evlilik yüzüğüyle onu kilitlemek istemediğinden emin misin? | Open Subtitles | يبدو أنه يحظى ببعض المرح. هل أنت متأكدة أنكِ لا تريدين أن تقفلي على هذا الشخص بخاتم زواج؟ |
Ya da birinin bağırsaklarından çıkarttığın bir yüzükle evlenme teklifi etmek üzeresin. | Open Subtitles | أم أنك ستتقدم للزواج بخاتم من قولون شخص ما لكن دعنا لا نأمل ذلك |
Bir zenci rehinciye böyle bir yüzükle geliyor. | Open Subtitles | زنجية تدخل متجر رهن بخاتم مميز بحجمه ولونه. |
Evet, tuvalette bulunan bir yüzükle evlilik teklif etmek, pek romantik görünmüyor. | Open Subtitles | أجل، أجل، لكن لا يبدو رومنسياً أن تطلب الزواج بخاتم و جب علينا إصطياده من المرحاض، تعلم؟ |
O halde, böyle bir yüzükle evlenme teklifini bozmamalıyız. | Open Subtitles | حسناً، إذن لا تزعج نفسك بالإقتراح ليس بخاتم مثل ذلك |
10 bin dolarlık yüzükle gelen olmuyor. | Open Subtitles | لا تأتي الناس إلي بخاتم تبلغ قيمته عشرة آلاف دولار |
Dostum, onun sevgisini bir elmas yüzükle satın alamazsın. | Open Subtitles | يا صاح، لا يمكنكَ شراء حبّها بخاتم من الألماس. |
yüzük için para ayırmaya başlasan iyi edersin. | Open Subtitles | من الأفضل لك ان تحتفظ بخاتم لها |
yüzük olsun ya da olmasın farketmez. | Open Subtitles | بخاتم أو بدون خاتم. |
Babası, kızını donanma iskelesinde burnuna yüzük takmış bir serseriyle birlikte gezerken yakalıyor. | Open Subtitles | بأنها ستذهب إلى المركز التجاري مع (مارشا فورد)؟ والدها ارتطم بها في "نافي بير" بصحبة أحمق بخاتم في أنـفه. |
Herkes bana bir yüzük, bir taç.. | Open Subtitles | أي أحد يأتيني بخاتم أو تاج |
Anlıyorsunuz ya, daha biraz önce süpermarketteydik, ve annemiz bize kakao almayı reddetmişti, ama o kakao kavanozunda Kaptan Geceyarısı'nın şifre çözücü yüzüğü vardı. | TED | أترون .. لقد خرجنا على التو من متجر الخضار وقد رفضت والدتي شراء مرطبان فالتين لنا .. والذي كان يحوي على كوبون لكابتن منتصف الليل ومزين بخاتم عليه |
George gibi bir nişan yüzüğü almadım ama yemekte herkese ilan ederiz. | Open Subtitles | إننى لم أحصل بعد على خاتم خطبة مثل " جورج" و لكننا سوف نعلن ذلك على العشاء ، بخاتم أو بدون |
Chloe'nin kırmızı bir kriptonit yüzüğü vardı. | Open Subtitles | تحتفظ كلوي بخاتم كريبتونايت أحمر هنا |
En iyi arkadaşıma o ucuz nişan yüzüğünü gösteren kızı görüyor musun? | Open Subtitles | أترين تلك الفتاة التي تتباهى بخاتم خطوبتها على صديقي نعم. |
Ona verdiğiniz bekaret yüzüğünü sakladı. | Open Subtitles | لقد احتفظت بخاتم الطهارة الذي اعطيتها اياه؟ |
Tanrı aşkına Joey, bir nişan yüzüğüyle ne yapıyordun? | Open Subtitles | جوي، إذاً ماذا كنت تفعل بخاتم الخطوبة؟ |