| Ters bir tepki oluşmadan insanlara güç kazandırmanın imkânsız olduğunu düşünmeye başladım. | Open Subtitles | بدأت أظن أنه من المستحيل اعطاء الناس قدرات بدون رد فعل جانبي |
| Bu çalışmanın çokta parlak bir fikir olmadığını düşünmeye başladım. | Open Subtitles | لقد بدأت أظن بأن هذا ينجح لم تكن فكرة رائعة |
| Yüzbaşının iki farklı silahla vurulduğunu düşünmeye başladım. | Open Subtitles | بدأت أظن أنّها قُتِلَت بواسطة سلاحين مختلفين |
| Belki de evlenecek biri olmadığımı düşünmeye başlıyorum. | Open Subtitles | لقد بدأت أظن أني لست من النوع الذي يفضل الزواج؟ |
| Yeteri kadar güçlü olmadığınızı düşünmeye başlıyorum. | Open Subtitles | بدأت أظن أنّك لست قوية بما فيه الكفاية لست قوية بما فيه الكفاية؟ |
| Yani aslında büyülerin işe yaradığını düşünmeye başlamıştım. | Open Subtitles | أعني, كنت في الواقع قد بدأت أظن أن هذه التعويذات كانت تعمل حقاً. |
| Tek verdiğin nasihatin bu olduğunu düşünmeye başladım. | Open Subtitles | بدأت أظن أنها النصيحة الوحيدة التي تملكها |
| Bana gelince, evliliğin daha çok Abu Dabili Gerçek Ev kadınının peçesi gibi olduğunu düşünmeye başladım. | Open Subtitles | و بالنسبة لي بدأت أظن بأن الزواج هو مثل ربات المنزل في أبو ظبي |
| Ailemin gerçekte kim olduğunu bilmediğimi düşünmeye başladım. | Open Subtitles | لقد بدأت أظن بأني لا أعرف من يكون والداي فعلا |
| Ve artık hepsinin yalanlar üzerine kurulu olduğunu düşünmeye başladım ve kızgınım. | Open Subtitles | و الأن بدأت أظن أنه كان مبنياً على الكذب و أنا الأن غاضبه |
| 20 dakika sonra, buluşma gününü yanlış hatırladığımı düşünmeye başladım ve cebini aradım. | Open Subtitles | وبعد مرور 20 دقيقة بدأت أظن أني أخطأت التاريخ لذا اتصلت على جواله شريكه إيان أجابني |
| - Bilmiyorum. Süper bilgisayarımızın o kadar da süper olmadığını düşünmeye başladım. | Open Subtitles | لا أدري، بدأت أظن حاسوبنا الخارق ليس خارقًا بالدرجة المرجوّة. |
| Gerçeğin ne olduğunu düşünmeye başladım da; zehir gibi. | Open Subtitles | بدأت أظن أنّ الحقيقة، سمّ زعاف |
| O pizzayı hiçbir zaman göremeyeceğimizi düşünmeye başladım. | Open Subtitles | لقد بدأت أظن أننا لن نرى تلك البيتزا |
| O pizzayı hiçbir zaman göremeyeceğimizi düşünmeye başladım. | Open Subtitles | لقد بدأت أظن أننا لن نرى تلك البيتزا |
| Hücrede kalmayı tercih ettiğini düşünmeye başlıyorum. | Open Subtitles | بدأت أظن إنّك تفضل البقاء داخل زنزانة السجن. |
| Ve onun kötü bir şey yaptığını düşünmeye başlıyorum. | Open Subtitles | و قد بدأت أظن أنها فعلت شيئاً سيئاً للغاية. |
| Annenin uyku haplı birayı içmediğini düşünmeye başlıyorum. | Open Subtitles | لقد بدأت أظن أن والدتك لم تشرب الخمرة التى كان بداخلها الحبة المنومة |
| Burada olmam gerektiğini düşünmeye başlıyorum. | Open Subtitles | بدأت أظن أنه يفترض بي أن أكون هنا |
| Beni herkesten daha çok tanıdığını düşünmeye başlamıştım. | Open Subtitles | بدأت أظن أنكِ تعرفينني أفضل من أيّ شخص آخر |
| Evde kimsenin olmadığını düşünmeye başlamıştım. Öyle mi? | Open Subtitles | بدأت أظن أنه لا يوجد أحد بالمنزل |
| Hiçbir kusurun olmadığını düşünmeye başlamıştım. | Open Subtitles | لقد بدأت أظن أنه ليس لديكِ أيّ عيوب |
| Tam da yanlış kişileri işe aldığımı düşünmeye başlıyordum ama vay ulan be, onlara elinden yemek verdin. | Open Subtitles | بدأت أظن أنني وظفتُ الأشخاص الخاطئين لكن، اللعنة، إنّك تحكمت بهم تماماً |