bunun yerine, biraz daha karmaşık bir şeye bakmayı tercih ediyor olabiliriz. | TED | بدلا من ذلك قد نكون بحاجة لاختيار شيء أكثر تعقيدا بقليل لنحلله. |
bunun yerine, geriye dönüp baktığında farklı şekilde yapmış olmayı dilediği sadece tek bir şey olduğunu ifade etmiştir. | Open Subtitles | بدلا من ذلك نظر للوراء ، كان هناك شيء واحد فقط قبل كل شيء تمنّى بأنّه يفعله بشكل مختلف |
bunun yerine, erkekler kabararak olabildiğince tehditkar görünür sonra öfkeli renk ve şekil gösterileriyle savaşmaya hazır olduklarını belli ederler. | Open Subtitles | بدلا من ذلك ، الذكور ينفخون أنفسهم مع نظرة تهديد قدر الإمكان ثم تتصل رغبتهم للمحاربة بعروض ألوان ونمط غاضبة |
Ama babam, onun yerine akıl hastanesine gitmende ısrar etti. | Open Subtitles | لكن أبي أصرّ أن تذهب لتلك المصحه بدلا من ذلك. |
onun yerine Kıdemlileri - dünyadaki en yaşlı varlıklardan birini- kurtarmak için yeni beynimizi, neokorteksimizi kullanalım. | TED | لكن دعونا بدلا من ذلك أن نستعمل قشرتنا الجديدة، دماغنا الجديد، لإنقاذ الأجداد، بعضًا من أقدم الكائنات على الأرض. |
Aksine, daha yaşlanan koloniler için... ...organizasyonla ilgili bazı şeyler değişiyor olmalıdır. | TED | بدلا من ذلك ، شيئا يتعلق بالمنظمة يجب التغير لطالما تقدمت المستعمرة في السن. |
Oysa Buna karşılık, büyük bir öfkeyle senin hatalarını arıyorum. | Open Subtitles | لكن بدلا من ذلك سأتبعك عائدين إلى حكايتنا حكاية الصخب والعنف |
Ama bunun yerine, kemik ve kanlardan teşekkül yemekleriyle serpildiler. | Open Subtitles | لكن بدلا من ذلك تغذيا على وجبات من العظم والدم |
bunun yerine babanı görmek için 170 mil araba kullanmam lazım. | Open Subtitles | بدلا من ذلك يجب أن أستخدمها لأسوق 170 ميل لأقابل أبوكِ |
bunun yerine 6. yola git. Orada bir benzinlik buluruz. | Open Subtitles | إذهب إلى الطريق 6 بدلا من ذلك سنجد محطةً هناك |
bunun yerine çocuğumla daha yeni tanıştım ve eşim öldü. | Open Subtitles | بدلا من ذلك لقد التقيت للتو بطفلتي وزوجتي قد رحلت |
bunun yerine başka bir şey yapmamız gerekecek. | TED | نحن ذاهبون الى ان تفعل شيئا آخر بدلا من ذلك. |
Fakat politik düşmanlar arayan baskıcı bir hükumet iseniz, bunun yerine onları uzaklaştırır, ortadan kaldırır, sosyal gruplarını dağıtabilirsiniz ve arkada kalan kısım sosyal dayanışma ve sosyal örgütleri kaybeder. | TED | لكن إذا كنت تمثل حكومة قمعية باحثا عن الأعداء السياسيين، يمكن بدلا من ذلك ازالتهم، أو القضاء عليهم أوتعطيل هذه مجموعاتهم الاجتماعية وهؤلاء هم السبب في فقدان التماسك الاجتماعي وتنظيمه. |
Deli olmalısın." onun yerine yere doğru eğilir ve beş tane taş alır ve çoban çantasına koyar devamında devle karşılaşmak için dağdan aşağı inmeye başlar. | TED | و بدلا من ذلك ينظر إلى الأرض و يلتقط خمسة أحجار و يضعهم في حقيبته ويبدأ في النزول من على جانب الجبل ليقابل العملاق. |
onun yerine, veriye baktı ve şöyle dedi, bakalım bütün bu farklı veri noktalarını kümeler halinde toplayabilecek miyiz? | TED | بدلا من ذلك, نظر إلى البيانات وقال, دعونا نرى إذا في إمكاننا تجميع هذه البيانات في حزم. |
onun yerine, renkler bize tamamen başka bir şey söylüyor: beynimizin aslında kendini dünyayı olduğu gibi görmek için geliştirmediğini. | TED | بدلا من ذلك فاللون يخبرنا شيءٌ مختلف تماماً أن الدماغ لم يتطور لكي يرى العالم كما هو فعلاً |
Sistemine giriş yapmamıza izin vererek Kellog kendi zaman topunu nasıl programlayacağını öğrenebileceğini sandı ama onun yerine tarihleri nasıl seçeceği hakkında yanlış bilgiler verdik ama o bunun gerçek olduğunu sanıyordu. | Open Subtitles | للسماح لها بتتبع نظامه يعتقد كيلوغ أنه تعلم كيفية برمجه كرة الزمن ولكن بدلا من ذلك سمح لنا فقط |
onun yerine ülkenin en yüksek hukuki makamlardan birine yükseldi. | Open Subtitles | لقد ترقى بدلا من ذلك الى ارفع منصب قانوني في البلاد |
Bu ölçümleri yaptığımızda, beklentimizin Aksine süratin sabit kaldığını görüyoruz. Uzaklıktan bağımsız. | TED | وعندما أخذت هذه القياسات ، بدلا من ذلك وجدنا أن السرعة ثابتة ، مع تغير المسافة. |
Aksine, her bir çocuğun kendisinin bir birey olarak algılanmadığı bunun yerine daha büyük bir şeyin temsilcisi olarak görüldüğü bir atmosfer oluşmasına neden olmuştu. | TED | بدلا من ذلك, خلق بيئة حيث كان كل طفل فيها يُنظر إليه, ليس كفرد مستقل بذاته, بل كممثل لشيء أضخم. |
Eğer bunu yapmayı reddedersem öldürülürüm ve Buna karşılık yeni birisi bunu güle oynaya yapar. | Open Subtitles | إذا أنا أرفض القيام بذلك، أنا سيقتلون، ورجل جديد سوف نفعل بابتهاج بدلا من ذلك. وسوف تضيع، أيضا. |
Kıskandıysan, onun yerine ben sarılayım mı? | Open Subtitles | إن كنتِ تشعرين بالغيرة هل أعانقك بدلا من ذلك |