bunun yerine, alternatifler aşağı yukarı aynı değerde, değerleri aşağı yukarı aynı düzeyde ama aynı zamanda da farklı çeşitlerde değere sahip. | TED | بدلًا عن ذلك، فإن البدائل هي بنفس حارة القيم، بنفس رابطة القيم، بينما تكون في ذات الوقت مختلفة جدًا في نوع القيمة. |
Şirketlerin bizi kontrol etmesine izin vermek yerine biz şirketleri kontrol edebiliriz. | TED | نستطيع أن نختار التحكم في الشركات بدلًا من السماح للشركات بالتحكم فينا |
Birine karşı oynamak yerine onunla beraber nasıl oynayacağınızı öğreniyorsunuz. | TED | أنت تتعلم كيف تلعب مع شخص آخر، بدلًا من ضده. |
Benim yerime gidip o köpeği seçmesine inanabiliyor musunuz? Bence bunu ben cevaplamayayım. | Open Subtitles | هل تصدقون أنها قامت باختياره بدلًا مني ? لا تدعني أجيب على هذا. |
- Neyse, ben hediye vermek ve provada yerime geçtiğin için teşekkür etmeye gelmiştim. | Open Subtitles | على أي حال، أتيت لأعطيكِ هدية، لأقول شكرًا على وقوفكِ بدلًا عني في التدريبات. |
Burada olmaktansa öğle yemeğini tercih edersin gibi mi hissediyorsun? | Open Subtitles | هل ترغب في أن تعدّ لنا غداء بدلًا عن ذلك؟ |
Cinselleştirilmiş görüntülerin yerine veya bunlara ek olarak şiddet içerikli medya akışına sürekli maruz kalmak sorunlarımıza yol açıyor olabilir. | TED | ويمكن أن يكون التعرض إلى دفق مستمر من وسائل الإعلام العنيفة بدلًا من أو بالإضافة إلى الصور الإباحية المسبب لمشاكلنا. |
Beni, parmağını yenilemek yerine, elini kesmem için teşvik ediyorsun. | Open Subtitles | كأنك تطلب مني قطع يدك بأكملها بدلًا من استبدال أصبعك |
Şimdi, efendim düşünün ki 10 yaşındasınız ve buza çıktığınızda ... bacaklarınızda pad ler yerine Enquirer dergisinin eski sayıları var. | Open Subtitles | تخيّل يا سيّدي أن عمرك 10 سنوات وأنت موجود على ذلك الجليد وأنت تلصق صحفاً قديمة بذقنك بدلًا من الوسائد الحامية |
Eğer bunun için şimdiye kadar özür dilemediyse, ben onun yerine dilerim. | Open Subtitles | حسنًا إن لم يكن قد اعتذر عن ذلك دعني أعتذر بدلًا منه |
Mesajlaşma işte. Bu yüzyılın çocukları dinazor yarışlarına gitmek yerine bunu yapıyorlar. | Open Subtitles | إنه ما يقوم به الفتية هذه الأيام بدلًا من الذهاب لسباقات الديناصور. |
Bak, babanla geceyi dışarıda geçirmek yerine eve gelmeye karar verdik. | Open Subtitles | كلا.. أنا ووالدكِ قررنا العودة للمنزل.. بدلًا من قضاء الليلة بالخارج |
Alelacele bir açıklama yerine tam bir eğitimden geçmeyi kabul ederim! | Open Subtitles | أُفضِّل أن أتعلّمه على نحو وافٍ، بدلًا من تلقّي شرح مُختصر. |
Bir başka generale ateş etmek yerine ailelerimizin ölmesine izin mi verecek? | Open Subtitles | هل سيدع عائلاتنا تقتل بدلًا من أن يطلق النار على أحد الجنرالات؟ |
Dahası da var. Benim yerime, bundan keyif alacak biriyle gidebilirsin. | Open Subtitles | الأمر سيكون أفضل، بدلًا مني، يُمكنكِ إصطحاب شخصًا ما سيستمع بها حقًا. |
Benim yerime onunla konuşabilirsin. | Open Subtitles | أخبرت الرجل ما أعتقد عنه حقيقةً ربما يمكنكِ أنتِ لأن تتحدثي إليه بدلًا من ذلك |
Neden benim yerime senden vazgeçen birine inanıyorsun? | Open Subtitles | لماذا تصدق الشخص الذي تخلّي عنك بدلًا مني؟ |
- Benim yerime kesmene gerek yok! | Open Subtitles | لا أريدكِ أن تفعل هذا بدلًا مني |
Belki de dana eti gibi şişe geçirilmektense ölmeyi tercih ettiğinden numarası çıkmıştır. | Open Subtitles | حسنًا، ربّما ظهر رقمه لأنّه يُفضّل أن يكون ميتًا بدلًا من الأسر كالعجل. |
Şu anki manasıyla; arabaların, protez bir aletten ziyade, isteğe bağlı bir özgürlük aracı olduğu bir şehir denilebilir. | TED | حسنًا، للحصول على تعريف أفضل، فهي مدينة تكون فيها السيارة أداة اختيارية للحرية، بدلًا من جهاز صناعي لابد منه. |