Hızlı büyüyen ya da rekabet gücü yüksek bir ülkede yaşamak da değil. | TED | ولا أريد العيش بدولة سريعة النمو أو دولة تنافسية. |
Özgür bir ülkede, halka açık bir sokaktayız. Kimliğe ihtiyacım yok. | Open Subtitles | هذاشارع عام بدولة حرّة، لا أحتاج لأوراق أعتماد. |
Efendim, koordinatlarımızın belli olması ve bu ülkede olmamamız gerektiği de hesaba... | Open Subtitles | مع كامل أحترامي يا سيدي وفقاً للإحداثيات وحقيقة أنه لا ليس من المفترض أن نكون متواجدين بدولة |
Demokrasi kılığındaki faşist bir polis devletinde yaşıyoruz. | Open Subtitles | نحن نعيش بدولة فاشيه متنكرة كدولة ديموقراطية |
Yüce Majesteleri, Belçika Kralı Leopold Lord Greystoke'a, Kongo bağımsız devletinde bir vefa gezisi yapması için davet gönderdi. | Open Subtitles | قام السموّ الأميريّ (ليوبولد) ملك (بلجيكا) السموّ الأميريّ كان لقباً يطلق على بعض ملوك أوروبا بإرسالالدعوة إلى اللورد (جريستوك) لأخذ جولةٍ ملكية بدولة (كونجو) الحرّة |
Ama aslında bu öğrencilerin gösterileri devletimizin bir polis devleti olduğunu polis ve basın terörünün 2 Haziran'da Berlin'de tavan yaptığını ve bu ülkede özgürlüğün, polis copu özgürlüğü olduğunu kavradığımız gerçeğini gözler önüne serdi. | Open Subtitles | لكن الحقيقة هي، أن الهجوم أثبت أننا نعيش بدولة "بوليسية" وأن الشرطة والصحافة تمادوا كثيرا في برلين بالثاني من يونيو |
Öyle olmasaydı, bugün sevdiğin bu ülke yerine komünist bir ülkede doğmuş olabilirdin. | Open Subtitles | وإن لم نفعل، بالأغلب لكنت نشأت بدولة شيوعيّـة... عوضاً عن البلد الذي تُحبّـه الآن. |
Bunları yapmasaydık, bugün sevdiğin bu ülke yerine, komünist bir ülkede doğmuş olabilirdin. | Open Subtitles | وإن لم نفعل، بالأغلب لكنت نشأت بدولة شيوعيّـة... عوضاً عن البلد الذي تُحبّـه الآن. |
Teksas kadar bir ülkede idare eder güzellikte olduğunu hatırlatabilecek iki kadının yanındasın. | Open Subtitles | تجلسين بجوار المرأتين الوحيدتين بدولة بحجم (تكساس) التي تذكّر الرجل أنكِ حقاً جيدة المظهر فحسب |