Birçok insan çiftçiliği, iyi sürülmüş toprağa güzel tohum ekmektir sanıyor. Öyledir zaten. | Open Subtitles | فأغلب الناس يظنون أن الزراعة هي زرع بذور جيدة في تربة محروثة جيدًا |
Yağmursuz günlerde bazı koloniler daha az besin arıyor, yani koloniler su harcayarak tohum arama ve tohum bularak su elde etme arasındaki dengeye farklı şekillerde karar veriyorlar. | TED | ففي الأيام الجافة، يقل البحث عن الطعام في بعضها، بالتالي فالمستعمرات مختلفة في كيفية التحكم في المفاضلة بين إنفاق الماء للبحث عن البذور والحصول على الماء على شكل بذور. |
Chez Panisse'e gidersiniz ve size bir şeyler bir şeyler üzerinde kavrulmuş balkabağı çekirdeği ile birlikte kırmızı kuyruklı saşimi verirler. | TED | إذا ذهبت لمطعم شيز بانيز , يعطونك طبق الشاشيمى مكون من سمك أحمر الذيل مع بذور القرع المحمصة في شئ .. شئ قوامه معتدل. |
Bu yumurta keselerinde tohumlar gelişiyor üstün bir örümcek ırkı. | Open Subtitles | داخل اكياس البيض هذة تنمو بذور عرق وافر من العناكب |
Deha tohumlarının her çocukta var olduğuna inanıyoruz. | Open Subtitles | نحن نعرف أن بذور العبقرية موجودة في جميع الأطفال |
Sürekli Çekirdek yemesi B6 zehirlenmesine yol açmış, bu da otonomik disregülasyona bu da aletinin kalkmamasına yol açmış. | Open Subtitles | حمية ثابتة على بذور عبّاد الشمس سببت له تسمم فيتامين بي6 مما سبب له خللاً في الأعصاب الذاتية |
Ay çekirdekleri ve nohutlar ve çok lezzetli kaba yoncalar... | Open Subtitles | بذور عباد الشمس و حبوب الحمص وبراعم البرسيم اللذيذة للغاية |
tohum, aletler, arabalar, katırlar, atlar, yem. | Open Subtitles | ، بذور ، أدوات ، عربات بغال ، أحصنة ، طعام |
1. sınıf tohum ücreti alıyor ama o adi kalite. | Open Subtitles | لقد دفعتِ ثمن بذور من الدرجة الأولى وتلكَ بذور من النوعية السيئة |
Gül'e dönüşecek bir tohum yatar, baharda güneşin sevgisiyle. | Open Subtitles | تكون هناك بذور مع حب الشمس بالربيع انها تتحول الى زهرة |
Mağaraya hayata yeniden başlamamızı sağlayacak kadar tohum, fide, bitki, hayvan yerleştiriyoruz. | Open Subtitles | نحن نخزن بذور وشتلات و نباتات و حيوانات كافية لبداية جديدة |
Rüzgara tohum ektiniz. Kasırgayı biçeceksiniz. | Open Subtitles | لقد زرعت بذور الرياح و الآن ستجني الأعاصير |
-Ben çitlembiğe benzettim. -Ayçiçeği çekirdeği. | Open Subtitles | يبدون مثل البذور بالنسبة لي إنهم بذور عبّاد شمس |
Tombul Toby bir hafta dişlerinden elma çekirdeği temizleyecek. | Open Subtitles | تيلر البدين سيلتقط بذور التفاح من بين أسنانه لمدة إسبوع |
Peki eğer verimliliği etkileyecekse tohumlar neden satın alınsın? | TED | لماذا سيرغب المزارعون في اقتناء بذور قد تؤثر على الغلة؟ |
Kristaller, yüksek kaliteli çikolata elde etmek için kakao yağı tohumlarının çikolata kabı sallanarak karıştırıldığı sıradaki görüntüsüne benziyor. | Open Subtitles | بلورات تشبه بذور زبدة الكاكاو، يحدث عندما يتم تحريكها الشوكولاته. يساعد على صقل الشوكولاته الراقية. |
Bir kötü gece ve biraz Çekirdek yemesi otonomik disregülasyonu olduğunu mu gösteriyor? | Open Subtitles | هل ليلةٌ سيئة وبعض بذور عبّاد الشمس تعني أنّه مصاب بخلل عصبي ذاتي؟ إنها أكثر من ليلة واحدة |
Eğer bu aleti portakal tohumları ve kiraz çekirdekleri kullanarak oynayabileceğim şekilde icat etselerdi gerçekten çok mutlu olurdum. | Open Subtitles | لو كان بالأمكان اختراع ماكينة استطيع ان الهو بها باستخدام بذور البرتقال والكرز سأكون فى منتهى السعادة |
Yakında bu kayıp "Apple Seed"i bulacağız ve bioroidlerin üreme yetileri tekrar kazandırılacaktır. | Open Subtitles | في القريب سوف نجد بذور الحياة المفقودة و نسترجع القدرة الانتاجية للبيورياد |
Arkadaşım, kızınızın karnına tohumunu bırakamayacak kadar küçük. | Open Subtitles | صديقي اصغر من ان يستطيع وضع بذور في أحشاء ابنتك |
Bu kadim kültürün mitolojisinde tüm evren bir Fonio tohumundan filizlenmişti. | TED | وفي أسطورة تلك الثقافة القديمة، نبت العالم بأكمله من بذور الفونيو. |
Bu demek oluyor ki... bunu benden almayın çünkü sizin üzümler çekirdeksiz . | Open Subtitles | أنت شرير لا تفرغ غضبك علي فقط لأن محصولك من العنب بدون بذور |
Zamanın tohumlarına bakıp, anlayabiliyorsanız hangi tane büyüyecek, hangisi kalacak, bana da söyleyin. | Open Subtitles | إن تمكنتن النظر إلى بذور المستقبل ومعرفة البذرة التى تنمو والبذرة التى لا تنمو تكلمن معى |
Jojoba yağı kullanıyorum, jojoba kabuğundan yaptığım saksımın içindeki organik jojoba tohumlarıyla yaptığım jojoba'ları sıkarak. | Open Subtitles | أستعمل زيت الجوجوبا ذلك أعصُره بيدي من بذور الجوجوبا العضوية ذلك أزرعهُ في حوض شجرة بنيتها من قشور الجوجوبا |
Solucan siğili,ama nerede bu solucan siğili | Open Subtitles | بذور الدود,لكن اين هي؟ اين تلك البذور |
Ben Mandela değilim ama kendime şunu soruyorum: Geçmişin yıkıntıları arasına umut tohumları ekebilir miyim? | TED | أنا لست مانديلا، ولكن سألت نفسي: هل يمكنني أيضا أن أزرع بذور الأمل في أطلال الماضي؟ |
Yani tamamen açık kaynaklı, vatandaş güdümünde potansiyel bir kentsel gelişim modelinin tohumlarını görmeye başlayabiliriz. | TED | لذا يمكننا أن نبدأ في رؤية بذور المصدر المفتوح تماماً، نموذج تنمية حضرية بقيادة المواطن، من المحتمل. |