Buraya geldiğiniz için çok mutluyum, ama güçlü kalmak için çok uğraşıyorum, eğer beni teselliye devam ederseniz- -ağlayacaksın ? | Open Subtitles | أنا سعيدة جداً لمجيئكن يا فتيات حقاً لكنني أحاول بشدة أن أتماسك لذا فإن استمريتن بتهدئتي |
Dürüst olmak gerekirse, yalan söyledikten sonra sana değer verdi daha sonra bunun için çok çabaladı, yani yalan söylemiş sayılmaz. | Open Subtitles | لنكن عادلين، كذب عليك قبل أن كان يهتم بك و ثم حاول بشدة أن يصدق فلن تكون كذبة بعدها |
Babamı etkilemek için çok çabalıyordum, bu yüzden mantığımı ve masamın pürüzsüz yüzeyini kaybettim. | Open Subtitles | لقد كنت أحاول بشدة أن أبُهر أبي ، فضللت الطريق وخسرت جميع الأسطح الناعمة على مكتبي |
Londra'daki günlerimiz gibi olmasını o kadar çok istiyorum ki odana gizlice geldiğim zamanki gibi. | Open Subtitles | أريد بشدة أن نكون كما كنا في لندن في تلك الغرفة حيث كنت آتي إليك سراً |
Ciddiye alınmayı, biraz saygı görmeyi... o kadar çok istiyor ki. | Open Subtitles | لأنه يريد بشدة أن تفهمه الناس أن يفهم بصورة واضحة و هل أنت؟ |
Durum bu hale geldiği için çok üzgünüm. | Open Subtitles | أنا أسف بشدة أن الأشياء أصبحت بهذة الطريقة |
Yani, dişimi sıkmak ve bu boktan işi yapmak için çok çabaladım ama sona erdi, bitti. | Open Subtitles | أعني، لقد حاولت بشدة أن أصمد فقط، وجعل هذا الشيء ينجح، لكنه انتهى، قضي عليه. |
Bu yolculuğu anılmaya değer bir şey yapmak için çok uğraştın. | Open Subtitles | كنت تحاول بشدة أن تجعل هذه الرحلةتذكاريةليّوللصغار،و.. |
Ama kullanmamak için çok saba sarf ediyorum. | Open Subtitles | ولكنني أحاول بشدة أن لا أستخدمهم |
Ona Joe dediğim için çok heyecanlıyım. | Open Subtitles | أنا أصر بشدة أن أدعوه جو |
Callie beni affetmek ve benimle ilgilenmek için çok uğraşıyor ama bu beni deli ediyor. | Open Subtitles | (كالي) تحاول بشدة أن تسامحني، وأن تهتم بي، وهذا يدفعني للجنون. |
Ama daha iyi olmak için çok çabalıyorum. | Open Subtitles | ولكنني أحاول بشدة أن أتحسن |
Anne olmak için çok uğraştım. | Open Subtitles | أنا أحاول بشدة أن أكون أم فقط |
Ve Hood da olayı Proctor'a yıkmak için çok istekliydi ama yapamadık. | Open Subtitles | و أراد (هوود) بشدة أن يربطهُ ب(براكتر) |
Üniversitede bir kız arkadaşım vardı aktris olmayı o kadar çok istiyordu ki bundan başka hiçbir şey konuşmuyordu. | Open Subtitles | أرادت بشدة أن تكون ممثلة، إنه جلّ ما تتحدث عنه |
Buradan kaçtığım için farklı olduğumu düşünmeni o kadar çok istedim ki. | Open Subtitles | أردت بشدة أن تظنين أنني مختلفة حينما خرجت |
O gece kafayı çekmeyi o kadar çok istemiştim ki. | Open Subtitles | لقد أردت بشدة أن أحتسي الخمر تلك الليلة. |