| Doğru olan şey şu: karalama yapmak inanılmaz derecede kuvvetli bir araç ve bunu hatırlamamız ve tekrar öğrenmemiz gerekiyor. | TED | وهاكم الحقيقة : الخربشة هي أداة قوية بشكل لا يصدق ، وإنما هي أداة أننا بحاجة إلى أن نتذكر وإعادة التعلم. |
| Neyin parçası olmak üzere ve inanılmaz derecede şanslı olduğuma dair hiçbir fikrim yoktu. | TED | لم تكن لدي أدنى فكرة عما كنت على وشك أن أصبح جزء منه، وكنت محظوظاً بشكل لا يصدق. |
| Öyle ki, o sahnenin ortasındayken ve o sesleri duyduğunuzda, etrafınızda yaralananları gördüğünüzde, inanılmaz derecede korkutucu ve gerçekçi bir his. | TED | الآن، عندما تكون في منتصف ذلك المشهد وتسمع هذه الأصوات، وترى الإصابات من حولك، فهو شيئ مخيف بشكل لا يصدق وإحساس حقيقي. |
| Ve inanılmaz derecede önemli ve popüler ve zeki birisinin odaya girdiğini düşünün. | TED | و تخيل شخص مهم بشكل لا يصدق و له شعبية كبيرة و ذكى يدخل الغرفة. |
| Bu, mükemmel vücuda sahip inanılmaz derecede görkemli bir kadın. | TED | هذه المرأة الجميلة بشكل لا يصدق مع جسد مثالي. |
| Evren bizi, ne kadar inanılmaz derecede ilginç ve sürprizlerle dolu olduğunu göstererek ödüllendirmektedir. | TED | والعالم يكافئنا بإظهار لنا كيف أنها شيقة ومدهشة بشكل لا يصدق. |
| İlk bakışta inanılmaz hantal görünen bu ürün aslında inanılmaz derecede kullanışlı. | TED | وهكذا، فما يبدو وكأنه منتج غير جذاب على الإطلاق، هو ، في الواقع ، مفيد بشكل لا يصدق. |
| Oldukça sıkıcı duruyor ama oyunlar bunu inanılmaz derecede ilginç hale getirebiliyor. | TED | هذا يبدو مملاً بشكل هائل, لكن الألعاب قادرة على جعل هذه العملية اجبارية بشكل لا يصدق. |
| İşte inanılmaz derecede insanınkine benzeyen dört aylık bir cenin. | Open Subtitles | الجنين بعمر أربعة أشهرٍ بشكل لا يصدق مثل الإنسان |
| Burada hiç bilmediğimiz bir durum var. Katil inanılmaz derecede güçlüymüş. | Open Subtitles | والذي نعرفه هنا بأن القاتل كان قوياً بشكل لا يصدق |
| O inanılmaz derecede kendine güvenen biri. | Open Subtitles | هذه المرأة التي و بشكل لا يصدق حسناً ، إنها مضيفة الحفل .. وواثقة من نفسها بشكل لا يصدق |
| Bu inanılmaz derecede sıkıcı bir hikaye, ...ama sonu harika! | Open Subtitles | تلك كانت قصة مملة بشكل لا يصدق مع نهاية رائعة! |
| Kusursuz yuvarlaklıktaki omuzlarını sıkıyorum oradan köprücük kemiğine çıkıyorum biliyorsun inanılmaz derecede çekicisin. | Open Subtitles | أنا اعصر كتفيك بشكل رائع متوجه الى ساقيك و ترقوتك إذن انتِ تعرفين انكِ جذابة بشكل لا يصدق |
| Bu akım kolları oldukça ince fakat inanılmaz derecede uzun ve büyükler. | Open Subtitles | إنها رفيعة جدا ، ولكنها بشكل لا يصدق طويلة جدا وكبيرة |
| Jeolojik açıdan olay, inanılmaz derecede hızlı meydana geldi. | Open Subtitles | من الناحية الجيولوجيّة، حدث ذلك بسرعة بشكل لا يصدق. |
| Burası inanılmaz derecede enerjik bir yer. | Open Subtitles | انه مكان من الممكن ان يكون ديناميكياً بشكل لا يصدق |
| Aslında, Danell Heywood'un yaşamını değerlendirmek, bunu yaparken, Nathan Williams'ın... vefatını değersizleştirmemek gerçekten inanılmaz derecede zor. | Open Subtitles | في الحقيقة، هو بشكل لا يصدق بشدّة لأنني لا أَعْرفُ كَيفَ دانيل هيوود ُيقيّمُ حياته بدون تَخفيض قيمة موت ناثان وليامز |
| Örneğin, sıçanlar üreme konusunda Son derece duyarlılar. | TED | لذا على سبيل المثال، الفئران تربي إستجابة بشكل لا يصدق. |
| Şey, bence Bart insanların doğal ortamı ve Jonas Kardeşler'in inanılmaz bir birleşimi. | Open Subtitles | حسناً اظن أن بارت متوافق معي بشكل لا يصدق من احترام القيم الانسانية وكذلك احترام اخوية جونز |
| Eğer bir elektron mikroskobu resmine bakabilseydiniz şöyle birşey görürsünüz Burada ki parçalar inanılmaz derece karmaşıktır | TED | إذا نظرت إلى صورة بالمجهر الإلكتروني سترون هذا. كل هذا يبدو متشابها، وبالتالي فهذه القطعة هنا معقدة بشكل لا يصدق. |
| Yardım etmeyi isterdim, ama inanılmaz derecedeki muhteşem eşim kendine çok benzeyen bir striptizciyle, bize özel bir dans ayarladı. | Open Subtitles | آمل لو كان بإمكاني المساعدة ، ولكن زوجتي الرائعة بشكل لا يصدق أشترت لنا رقصة خاصة مع شبيهتها المتعرية |
| Tanrı inanılmaz zevkli yapmasaydı insanlığın soyu bin yıllar önce tükenirdi. | Open Subtitles | و إن لم يكن الله جعله ممتعاً بشكل لا يصدق كانت البشرية انقرضت منذ زمن بعيد |