Bu makaleden çok ilham almıştı makale hayatının geri kalanını yönetir olmuştu. | TED | وألهمه المقال كثيرا، لقد وجّهت تلك المقالة نوعا ما بقية حياته. |
Mağazalarına el koyuldu, hayatının geri kalanını sanat ve kültürün peşinde amansız bir takiple geçirdi. | TED | تمت مصادرة متاجره، وأمضى بقية حياته في سعي حثيث للفن والثقافة. |
O an ve orada, hayatının geri kalanını zihninde canlandırdığı uzay aracını geliştirmeye adayacağına karar verdi. | TED | وقرر بعد ذلك وهناك تحديدًا أنه سيلتزم بقية حياته بتطوير المركبة الفضائية التي رآها في عقله |
Şimdi Jason hapiste ve sanırım hayatının kalanını hapse girip çıkmakla geçirecek. | Open Subtitles | الان جيسون في السجن وهو من المحتمل ان يبقى يخرج ويدخل السجن بقية حياته |
O çok iyi biridir Stevie, hayatının sonuna kadar garson kalmaktan korkuyor. | Open Subtitles | انه حقا رجل عظيم ستيف واعرب عن اعتقاده انه سيكون العامل لل بقية حياته |
Ona teslim olmasını söyle, yoksa hayatının geri kalanını parmaklıklar arkasında geçirecek! | Open Subtitles | أخبريه أنه من الأفضل أن يسلم نفسه أو سيقضى بقية حياته خلف القضبان |
400 dolarlık takım elbisesini mahvettiler diye hayatının geri kalanını intikam almak için harcayacakmış. | Open Subtitles | لذلك قرر أنه سيقضي بقية حياته في صراع مع الحمام لأنهم لطخوا بدله ثمنها 400 دولار |
Ama Kepler hayatının geri kalanını bu geometrik fantazinin peşinde koşarak harcadı. | Open Subtitles | لكن كيـبلر ظل بقية حياته مستمرا فى دراسة هذا الوهم الهندسى |
Bildiğim kadarıyla, hayatının geri kalanını yemeğini bir kamıştan içerek geçirmiş. | Open Subtitles | و حسب علمى أنه عاش بقية حياته يشرب الأكل من خلال مصاصة |
Bu aşağılık Eddie Flemming'i öldürdü ve şimdi hayatının geri kalanını şehir kulübünün deliler evinde mi geçirecek? | Open Subtitles | هذا التافه قتل إدي فليمنج والآن ذهب ليقضي بقية حياته في بيت النادي الريفي؟ |
Onu yırtıp atacak ve oğlun hayatının geri kalanını bir hapishanede geçirecek. | Open Subtitles | سوف يقوم بتمزيقه وولدكِ سيقضي بقية حياته في السجن |
hayatının geri kalanını hapiste geçirmek için Çin Hükümetine teslim edilmek üzereydi. | Open Subtitles | كان على وشك أن يتم تسليمه إلى الحكومة الصينية ليقضي بقية حياته بالسجن |
O, hayatının geri kalanını hapishanede geçirmeyi isteyecek bir adam değil. | Open Subtitles | هذا ليس شخصاً يريد أن يقضى بقية حياته فى السجن |
hayatının geri kalanını hapishanede geçirmeyi hak etmiyor. | Open Subtitles | إنه لا يستحق أن يمضي بقية حياته في السجن |
MIT'deki bir profesörün bir minibüs alıp, hayatının geri kalanını seyyar köpek tımarcısı olarak geçirdiğini duymuştum. | Open Subtitles | سمعت قصة أستاذ في الجامعة التقنية إنهار تماما, اشترى عربة صغيرة و أمضى بقية حياته كمرب متنقل للكلاب |
Evinden kanımı, arabasında parmaklarımı bulacaklar ve hayatının kalanını hapiste geçirecek tabii sen beni gördüğünü söylemezsen. | Open Subtitles | سيجدو دمي في بيته وأصابعي في السيارة وسيمضي بقية حياته في السجن إن قلت أنك لم ترينني |
Bir kazada öldüğünü sanıyor ve hayatının sonuna kadar böyle düşünecek. | Open Subtitles | يعتقد أنها ماتت بحادثة.. وسيستمر باعتقاد هذا بقية حياته |
Kapı dışarı etmeseydim, ömür boyu bu pis yerde... . ..itilip kakılırdı . | Open Subtitles | لو لم يضرب اليوم سوف يمضي بقية حياته و هو يضرب في الشارع |
Lana, Biz Clark'ın geri kalan hayatını senden başkasıyla geçirebileceğini düşünemiyorduk zaten. | Open Subtitles | لانا، لم نكن لنستطيع أن نتخيل كلارك يمضي بقية حياته مع شخص آخر غيرك |
Bu yüzden babamın ömrünün geri kalanını yalnız geçirmesi gerekmiyor. | Open Subtitles | هذا لايعني ان يقضي والدنا بقية حياته وحيداً اعلم ذلك.. |
Nihayetinde Albert bir akıl hastanesine kapatıldı ve hayatının geri kalanında elbise giymeye zorlandı. | TED | وحجز ألبرت في نهاية المطاف في مصحة عقلية وأجبر على ارتداء فستان حتى بقية حياته. |
Eski dostu aslan Socrates kalan günlerini huzurlu bir şekilde gökyüzünü seyredip yaşlanarak geçirdi. | Open Subtitles | وصديقه العتيد سقراط الأسد امضى بقية حياته في المنزل وتقدم به العمر وهو يحدق بسلام إلى السماء |
4 haftada bir kez, tüm hayatı boyunca. | Open Subtitles | كل اربعة اسابيع طوال بقية حياته |