"بلّ" - Traduction Arabe en Turc

    • değil
        
    • Hayır
        
    Polisi aramak yok demiştin. O kadar da aptal değil. Open Subtitles بلّ قلت ، لا إتصال بالشرطة ، و هيَ ليست غبية لتفعل ذلك.
    Bu bir veda değil. Yalnızca kısa bir ayrılık. Open Subtitles هذاليسالوداعالأخير، بلّ مُجرد فراق قصير.
    - Evet, küçük düşürme düşüncesini anlarım tecavüzün cinsel bir yönü değil, şiddet yönü var. Ama bu sence de biraz aşırı değil mi? Open Subtitles الأغتصابليسله علاقةبالجنس,بلّ بالعنف، لكن هنا ، الأمر مبالغٌ فيه ، ألا تظن ذلك؟
    - Afsunla olacak iş değil. Kaynağı bulmak gerek. Open Subtitles لايُمكنأنّيتم أختلاقهابالشعوذة، بلّ يتم العثور عليها ، فحسب.
    Hayır, bundan böyle benim sözlerime karşı. Kaybettin. Open Subtitles بلّ إدلائاتكِ ، ضد إدلائاتي، أنتِ تخسرين.
    Ofisime değil, evime. Open Subtitles قبل جلستنا الأولى، ليس إلى مكتبي ، بلّ إلى بيتي.
    Çatlağı kapattığımda sadece şu an yaşayanları değil gelecekte yaşayacak olan herkesi korumuş olacağım. Open Subtitles حينما أغلق الشقّ، فلن أحمي بذلك أحياء هذا الجيل، بلّ سأئمن الحياة لأجيال مُقبلة، بالتأكيد، يالهمن تصرفنبيل..
    Yıllardır söylerim, ama bugün bir politikacı olarak değil karımla birlikte bir ebeveyn olarak söyleyeceğim. Open Subtitles لعدة سنوات ، و ها أنا أتحدث إليكم الآن. ليس كسياسي، بلّ برفقة زوجتي ، كوالدين.
    Hayır, ondan değil. Valinin, ve seçmenlerin o kızın ailesine karşı yaptıklarının doğru olduğundan bahsediyorum. Open Subtitles كلاّ ، بلّ أتحدث عن المُحافظ و فعله الصواب لأسرة الفتاه ، و للناخبين.
    Bu yakın temas yüzyıllardır var ama dünya dışı canlılarla değil dünyadan şeylerle. Open Subtitles ماذا لو تلكَ الصدامات مُستمرّة مُنذ عقود ليست مع كيانٍ فضائيّ، بلّ مع كيانٍ أرضيٍّ خارق.
    Normal atalardan değil, vampir atan. Ayrıca normal aile bireyleri gibi seni andırıyor falan da değildi. Open Subtitles وهي لم تكن تشبهكِ و حسب، مثل أحدّ أفراد الأسرة ، بلّ كانت أنتِ.
    Kusmak üzere olmasına karşın. Ve içki yüzünden değil, sinirleri bozuldu. Open Subtitles إنـّه على وشك الأنفجار غضباً، و ليس بسبب تناول الجعة، بلّ التوتر العصبيّ.
    Bu korku değil, tanıma. Katillerin kim olduğunu biliyorsun, değil mi? Open Subtitles أستميحكِ للإختلاف معكِ أيّتها البروفيسور، هذا ليس الخوف، بلّ التعرّف.
    Gelmeye çalıştığım nokta, başkalarının bana nasıl baktığı değil, benim kendime nasıl baktığım önemlidir. Open Subtitles بلّ نقطة: لا يهم كيف يراني الآخرين، بلّ بشأن كيف أرى نفسي.
    Aslında anneme benzeyeceğim diye endişelenmeme gerek yok, değil mi? Sana benzeyeceğime endişelenmeliyim. Open Subtitles أوتعلم، ليست أمي من أخشى أنّ أخذو حذوها، بلّ أخشى أنّ أحذو حذوكَ أنتَ.
    Tamam mı? Şimdi sadece onun oğlu değil aynı zamanda benim de ailemsin. Senin için geri geleceğime söz veriyorum. Open Subtitles وإنّكَ لستَ ولدها فحسب، بلّ إنّكَ الآن عائلتي أيضًا، وأعدكَ أن أعود لكَ.
    Yapacağın şeyi kıza değil, kızın arkadaşına söyle! Open Subtitles بيت القصيد ألّا تتحدّث إليها مباشرةً بلّ إلى صديقتها.
    İma ettiğimi değil öyle söylediğimi sanıyorum. Open Subtitles لا أحسبني كنتُ أُلمّح، بلّ إنّي كنتُ أقول ذلك جازماً.
    Sorun onlarda değil. Sende. Kendini buna vermiyorsun. Open Subtitles ليس همُ من يقمعنّ قوّتكَ، بلّ أنتِ، ولكنّكِ لا تواجهي نفسكِ بذلك فحسب.
    Öyle bir şey demedim. Hayır, suç ortağı vardı. Vali suç ortağıydı. Open Subtitles لم أقلّ ذلك ، بلّ لديهِ شريكاً، إنـّه المحافظ.
    Hayır, onu başka türlü de tanıyordu. Ne demek istediğimi anlıyor musun? Open Subtitles لا ، بلّ عرفها عن قـُرب، أتدركين مّا أقصد؟

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus