Takas yeri burası değil. Bu Sadece herkesin hayatta olduğuna emin olmak içindi. | Open Subtitles | ليست هذه نقطة المبادلة بل مجرّد تأكيد على حياة الجميع |
Bunu bir tavsiye olarak al. Aşksız bir yaşam yaşamak değildir. Bu Sadece var olmaktır. | Open Subtitles | صدقني، العيش بدون حب ليس حياة، بل مجرّد عيش |
Sadece taksi şoförüyüm. | Open Subtitles | أنا لستُ من عائلتها بل مجرّد سائق تاكسي. |
O, gerçek kanıt değil. Sadece orada duruyordu. | Open Subtitles | ليس دليلاً حقيقيّاً بل مجرّد كذبة |
Sadece gelişigüzel, kolay unutulan deneme numaraları vardır. | Open Subtitles | بل مجرّد أرقامٍ تجاربٍ صعبةٍ وعشوائيّة |
Sadece sikindirik bir şehirde sıska götlü bir belediye başkanı. | Open Subtitles | بل مجرّد محافظ ضعيف لمدينةٍ مفلسة |
Yani açıklaman bizim büyük aptallar değil, Sadece aptallar olduğumuza mı bağlı? | Open Subtitles | بل ذكرتُ "أوراماً دقيقة" إذاً فتفسيرُكِ لا يعتمدُ على كوننا حمقى كباراً، بل مجرّد حمقى؟ |
Ruby'nin arkadaşı yoktu. Sadece birlikte takılmayı sevdiği insanlar vardı. | Open Subtitles | ،روبي) لم يكُن لديها أصدقاء) بل مجرّد ما كانت تتسكّع معهم |
Hayır, Sadece şakaydı. | Open Subtitles | كلاّ , بل مجرّد دعابات |
Ayvayı yemiş insanlardan birisin Sadece. Hayatına devam etmesi gereken. | Open Subtitles | بل مجرّد إنسانٍ محطّم |
Sadece boş bir beden. | Open Subtitles | بل مجرّد وعاء فارغ |
Sadece harika bir oyuncu. | Open Subtitles | بل مجرّد لاعب رائع، |
- Hayır, Sadece yazdığı bir kitap. | Open Subtitles | -لا، بل مجرّد كتاب كتبه افتحيه |
Sıradan bir hırsızsın Sadece. | Open Subtitles | بل مجرّد لصّةٍ تافهة |
Bu randevu değil ki Sadece sosyalleşme. | Open Subtitles | ليست مواعدة ، بل مجرّد تعارف |
İsimlerini bilmiyorum, Sadece kendilerine taktıkları adı biliyorum. | Open Subtitles | -لا أعرف أسمائهم، بل مجرّد لقب . |