Ürün elde edilmeye hazır olduğunda, onu banyodan çıkartıyor ve soğuk, sabunlu suyla yıkıyorsunuz. | TED | وحين تكون جاهزة للحصاد، تخرجها من الحوض وتغسلها بماء بارد صابوني. |
Bazen dünyanın sonsuz suyla dolu olduğunu düşünüyoruz. | TED | غالبا نعتقد أن العالم مملوء بماء لا ينتهي. |
Sanki bütün kafam memba suyuyla dolmuş gibi, serin ve tertemiz. | Open Subtitles | إحساس كما لو أنّ رأسي كلها ملئت بماء النبع، البارد والنظيف |
Banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayalım dostlarım. | Open Subtitles | دعونا لا نرمي الطفل بماء الحمّام، أيها الناس |
Ve sen farkına varmadan, ciğerlerim, ciğer mi olalım yoksa içi deniz suyu dolu sünger mi olalım diye birbiriyle tartışmaya başlıyor. | Open Subtitles | رئتاي تجادلان بعضهم البعض أن تكونا رئتان أم إسفنجات مليئة بماء البحر |
Bu kalkerli dağlar, muhteşem renklere sahip kalsiyum zengini sularla yüzü aşkın nehir tarafından beslenen tertemiz bir Su kaynağına sahiptir. | Open Subtitles | في الجبال الكلسية فصول الربيع الواضحة جدا الذي شكل أكثر من 100 بحيرة ملأت بماء غني بالكلس لون غير قابل للتصديق. |
Ama artık eve gidip, duş alsanız iyi olacak.. | Open Subtitles | لكن ربّما حان الوقت للذهاب إلى البيت والإستحمام . . ويفضل بماء بارد جداً. |
İki topraklı prize ve bir büyük içi kaynar suyla dolu tencereye ihtiyacım var. | Open Subtitles | أحتاج إلى مقبس أرضي ، و قدر معقم مملوء بماء ساخن |
Kaynağımızı kapatmaya hakkınız yok! Pis suyla nasıl yaşarız? | Open Subtitles | لا حقّ لكم في ردم البئر، أنّى لنا أن نحيا بماء عكر؟ |
Dişler fırçalanır, kaşlar, makyaj temizleyicisi, nemlendirici, peşinden Mommie Dearest filmindeki gibi Joan Crawford tarzı buzlu suyla yüz banyosu cazibenin son noktası. | Open Subtitles | افرش أسناني, الحواجب أزيل المكياج, المرطب يتبعها غسيل الوجه بماء بارد كوفرد مامي ديرست |
Teşekkür ederim. Çok sağ olun. Az önce sıcak suyla yandım ve sivri burunlu ayakkabı giymeyi çok severim. | Open Subtitles | شكرًا لك، أقدّر هذا، كما تري إخترقت بماء حارة جدًّا، وألبس الكثير من أحذية القدميْن. |
Sıvının yapısı suyla aynı ama Su değil. | Open Subtitles | السائل يحتوي على نفس كثافة الماء، لكنهُ ليس بماء. |
35incisi, iç çamaşırlarımı her gün gül suyuyla yıkayacaksın. | Open Subtitles | الخامسة والثلاثين ، فسوف غسل بلدي يوميا بأثواب تحتية جديدة بماء الورد |
Kuyu suyuyla çocuk bezi mi yıkanır! | Open Subtitles | ألم أخبرك بأن لا تغسلي ملابسي بماء من البئر ؟ |
Önceki mercanın yandan görüntüsüne bakıyoruz, koruyucu tabakanın deniz suyuyla buluştuğu yere; deniz suyu sağınızda, mercan solunuzda. | TED | إننا ننظر إلى لقطة جانبية من نفس الشعاب المرجانية من قبل حيث الطبقة الحامية تلتقي بماء البحر. حسناً، ماء البحر على يمينك، الشعاب المرجانية يساراً. |
Evini araştırmışlar ve üst katın tamamının deniz suyu ile dolu olduğunu görmüşler. | Open Subtitles | لقد فتشوا منزله و وجدوا طابقه العلوي مغمور بماء مملح |
Çocuğa deniz suyu çarptı herhalde. | Open Subtitles | يبدو أن الفتى غير قادر على الإحتفاظ بماء البحر |
Krater genişledikçe içine deniz suyu doldu. | Open Subtitles | أدى اتساع فوهة البركان إلى امتلائها بماء البحر |
Hafif mavi renkli Su içerisinde yüzen 20 köşeli boya. | Open Subtitles | إنه حجر نرد ذي عشرين وجها مثلثة ملون بماء أزرق |
Ticari bir gemide aşçıydım. Su almak için buraya inmiştik. Liman nerede peki ? | Open Subtitles | فقد كنت طباخ لرحلة تجارية واستزدنا بماء من الجزيرة |
Birinci sınıfta Volcom binasının Su oluğuna tırmanıp şarap çalmaya... | Open Subtitles | كأننا أجبرناك أثناء للعبث بماء البالوعة في بيت فولكوم |
O yüzden babana her gün konuşamayacağını söyle her seferinde sevgiline soğuk duş aldır Dr. Turk için sunum hazırlamayı bırak ve bırak kardeşin de kendi hayatını kendi mahvetsin. | Open Subtitles | لذا أخبري والدك أنك لا تستطيعين محادثته كل يوم اجعلي صديقك يستحم بماء بارد مرة كل حين توقفي عن عمل الشرائح للد. |
Tuzlu suya koyalım da şişmesin. | Open Subtitles | انقعي رجلك بماء مالح و لن تورم |