Sizin ksabayı terk etme sebebiniz benim kalma sebebimle aynı. | Open Subtitles | أسباب رغبتك بمغادرة البلدة هي ذات أسباب قدومي للبقاء بها |
Barikat dayanmayacak, kraliçeyi şehri terk etmesi için ikna etmelisin. | Open Subtitles | هذا الخط لنْ يصمد يجب أنْ تقنعوا الملكة بمغادرة المدينة |
Onu bulduklarında, ondan ayrılmak isteyeceğim yaşta olur. | Open Subtitles | إلى أن يجدوها ستكون فى عمر يسمح لها بمغادرة المنزل |
"...ama nihayet 1959 yılında..." "...ihtiyar adamın Kaya'dan ayrılmasına müsaade edildi." | Open Subtitles | لكن في عام 1959 تم السماح للرجل العجوز أخيرا بمغادرة الصخرة |
Görünüşe göre 3 kurban da tünellerden çıkmak istemiş. | Open Subtitles | يبدو ان كل الضحايا الـ3 رغبوا بمغادرة الانفاق |
Sınavları sırasında onun okuldan çıkmasına izin vermiyorlar. | Open Subtitles | عندما تواجه الامتحانات، أنها لا تسمح له بمغادرة المدرسة |
Buradan kutuyla ayrılmanıza izin veremem. | Open Subtitles | لا يمكن لي أنْ أسمح لكم بمغادرة هذا المكان و أخذه |
Sana üsden ayrılma izni verdiğimi hatırlamıyorum. Kafana göre haddini aşacak şeyler yapma demiştim değil mi? | Open Subtitles | لم يسمح أحد لك بمغادرة القاعدة لقد أمرتك بأن تبقى مكانك ، أليس كذلك ؟ |
Onu almaya geldiğin zaman bu adadan ayrılmayı asla istemeyecek. | Open Subtitles | و عند وصولكِ إليه لن يرغب بمغادرة هذه الجزيرة أبداً |
Kafamı toplayamadım. Burayı terk etmeyi hiç düşünmedim. | Open Subtitles | لا أستطيع حسم القرار لم أفكر بمغادرة هذا المكان |
Şehri terk etmek yasaktır. | Open Subtitles | سنجبركم على العودة لا يسمح لأحد بمغادرة البلدة |
Ülkeyi terk etmeyi aklıma bile getiremiyorum. | Open Subtitles | انت فتى عزيز .. لكني لا افكر بمغادرة البلد |
Çünkü yeterli parayı toplar toplamaz burayı terk edeceğim. | Open Subtitles | لأنه حينما أتحصل على ما يكفي من المال ، فسأقوم بمغادرة المدينة |
ANBU tarafından takip edileceksin ve aynı sebepten Konohayı terk etmene izin verilmeyecek. | Open Subtitles | سيتبعك أفراد فرقة القوات الخاصة ولن يسمح لك بمغادرة القرية |
Enfeksiyon riskine karşı, şehri terk etmenize izin verilmemektedir. | Open Subtitles | بسبب أنتشار العدوي لن نسمح لكم بمغادرة المدينة |
Büyükbabamızın malikanesinden bir hafta erken ayrılmak istediği zaman anlamalıydım. | Open Subtitles | كان عليّ أن أعرف عندما ظلت تطالب بمغادرة منشآت جدي قبل أسبوع |
Onun için hayatını riske atmaya istekliliğinden etkilenen Yaşlı Adam, ölümsüz bitkiyle birlikte dağdan ayrılmasına izin verdi. | TED | رق قلب العجوز بعد أن رأى استعدادها للتضحية من أجله، فسمح لها بمغادرة الجبل ومعها العشب الخالد. |
Anlaşılan cehennemden çıkmak isteyen her şey bir yolunu buluyor. | Open Subtitles | يبدو أن من يرغب بمغادرة الجحيم سيعثر على وسيلة |
Bunun ölüm havuzuyla ilgili olabileceğinin farkındayım ama onun karakolun dışına çıkmasına izin veremem. | Open Subtitles | أنا أدرك أنّ هذا غالباً بشأن قائمة الإغتيالات، ولكن لا يمكنني السماح لها بمغادرة المركز. |
Amacınız 2017'ye dönmekse maalesef babanız gemiden ayrılmanıza izin vermememi söyledi. | Open Subtitles | إن كان هدفك العودة إلى 2017، فقد أمرني والدك ألا أسمح لك بمغادرة السفينة. |
Olaylar Jack ve Kate'e sonunda adadan ayrılma imkanı sundu. | Open Subtitles | والظروف التي أدت بمغادرة جاك وكيت أخيراً من الجزيرة |
Hayır, hayır. Bekleyin, evden ayrılmayı düşünüyor olamazsınız. | Open Subtitles | لا، لا، انتظري، إنكِ لاتفكّرين فعلاً بمغادرة المنزل |
Niçin bu binadan çıkmama izin yok? | Open Subtitles | لماذا لا يُسمح لى بمغادرة المبنى؟ |
Ona, KGB'nin Rusya'dan ayrılmana izin verdiğini ve benimle evli kaldığın sürece onlar adına ABD'de casusluğa devam ettiğini söyleyecek miyiz? | Open Subtitles | وهل نخبره أنّ الكي جي بي سمحت لك بمغادرة روسيا. وزواجك بي ما دمت مستمر في التجسس لصالحهم في الولايات المتحدة؟ |
Bahse girerim yandaki otogarda yalnız olarak ağlayanlar şehri terketmek için kuyruk oluşturmuştur. | Open Subtitles | أراهن أن المغسلة التي تقع بجانب محطة الباص تعج بالفتيات الوحيدات والحزينات اللاتي يرغبن بمغادرة البلدة |
- Üzgünüm Bayım, kimse adadan ayrılmayacak. - Ne? | Open Subtitles | عفوا يا سيدى, غير مسموح لأحد بمغادرة الجزيرة |
Sana tüm bu söylediklerimden sonra bu odadan canlı çıkmana izin veremem. | Open Subtitles | ولكن بعد كلّ شيء أخبرتكِ به، لا أستطيع السماح لكِ بمغادرة هذه الغرفة حيّة |