O halde seks karşılığında mal satan bir torbacı arayacağım. | Open Subtitles | إذن أنا أبحث عن تاجر يمكن أن يقبل بمقابل الجنس |
Söz karşılığında kimsenin bu karavanı takip edeceği falan yok. | Open Subtitles | من الواضح، أن لا أحد سيصلح الكرفان بمقابل الكلمات فقط |
Yaşın ve daha önce sabıka kaydın olmaması sebebiyle Narkotik suçlamaları kabul etmen karşılığında şartlı tahliye vermek istiyor. | Open Subtitles | الآن، بسبب عمرك والواقع أن ليس لديكِ سجل مسبق، المُدّعِي العامّ يرغب بأن يعطيكِ فترة إختبار بمقابل لإقرارك بالذنب. |
O, şirketteki hisseleriniz karşılığında sana sermaye veriyor ve senin koltuğuna oturuyor. | Open Subtitles | هو سيعطيك مكانا للعمل بمقابل حصة في الشركة ومقاعد في مجلس الادارة |
Aradan bir yıl geçti. Kore Komiserliği'nde bahşiş karşılığı içki servisi işi buldum. | Open Subtitles | مرت سنة وعملت في متجر للكوريين لتقديم الشراب بمقابل البخشيش |
"Evrim" seçimini yaptığında, bunun bir bedeli vardır. | Open Subtitles | , عندما يختار التطور عملاءه يفعل هذا بمقابل |
İfadesi karşılığında ona bir anlaşma teklif etmek isterseniz tabii. | Open Subtitles | هذا اذا كنتي على استعداد لعرض عليه صفقة بمقابل شهادته |
Hiçbir şey. Birkaç iş yapması karşılığında beslediğimiz ve baktığımız bir adam. | Open Subtitles | بعض الرجال نطعمهم ونعتني بهم بمقابل القيام بالأعمال |
Resmi izniniz karşılığında, ondan bazı kaçak eşyaları ülke dışına çıkarmasını istemişsiniz. | Open Subtitles | قلت إنك عقدت صفقة مع عمر طلبت منه أن يهرب بعض الأشياء إلى خارج البلاد بمقابل مساعدته في منحه تفويض |
Bunlar, kardeşinizin, bir miktar para karşılığında bize temin ettiği isimler. | Open Subtitles | الذي يقوم أخيكَ ببيعه في أوقات الفراغ بمقابل ثمن |
Eski iş yerime geceleri güvenlik hizmeti veriyorum karşılığında bu şahane ortama sahip oldum. | Open Subtitles | اقوم بتوفير الحراسة الليلية لمؤسسة عملي السابق. بمقابل موقعهم هذا الجميل. |
Sana bir taşıt karşılığında... belirli bir miktar altın vereceğim. | Open Subtitles | سأعطيك مقدارا معين من الذهب بمقابل هذه العربة الترفيهية |
Birkaç Marrakech erkek fahişeyi ileri sürüp onlara, üstüne işemeleri için yalvardığını söyletmek karşılığında bedava Disneyland biletleri veririz. | Open Subtitles | سنأخذ بعض فتيان مراكش ونعطيهم تذاكر مجانية في ديزني لاند بمقابل أن يقولون أنك قمت بالتوسّل لهم بأن يتبولوا عليك |
Vereceğim bilgi karşılığında tam koruma talep ediyorum. | Open Subtitles | أريد الحصانه الكامله بمقابل المعلومات التي سأمنحها لك |
Eğer durum buysa karşılığında bizim de isteyeceğimiz bir kaç şeyimiz olacak. | Open Subtitles | واذا كانت هذه القضية اذا حسنا ، سوف يكون هناك بعض الاشياء التي نريدها بمقابل ذلك |
karşılığında da erkek grubuna katılmayı düşüneceğimi söyledim. | Open Subtitles | بمقابل أن أفكر في الانضمام إلى فرقته للفتيان |
Benden boğaz ağrısından başka şeyler de bekliyorsan karşılığında da bir şey isterim. | Open Subtitles | إذاتريدمنيأكثرمنإلتهاببالحنجرة, فهذا يجب أن يكون بمقابل |
Teslim olmaları karşılığında Flint, zulayı onlara teslim etmeyi kabul etti. | Open Subtitles | فلينت وافق بمقايضة المال بمقابل الاستسلام الكامل |
- Evet, içerde birkaç papel karşılığı seks yaptırttığın beyin ölümü geçirmiş kadınlar var mı? | Open Subtitles | عل لديك أية نساء موتى إكلينيكياً هنا؟ لتدع الناس تضاجعهن بمقابل بضع دولارات؟ أكيد,تعال ورائي |
Uygun bir fiyat karşılığı çenemi tutarım. | Open Subtitles | سيسعدني ذلك بمقابل |
Diğer yıldızların çoğu daha büyük. Ama bunun bir bedeli var. | Open Subtitles | العديد من النجوم الأخرى أكبر لكن بمقابل. |