Bu şekilde sistemi suçlayacak ve ölümüyle, bizzat ölümün kazandırdığının üstünde ve ötesinde bir şey başaracaktı. | Open Subtitles | بهذا سيوجه اتهامه للنظام الحاكم و يحقق شيئا بموته |
Bu hastanın ölüp ölmediğini ve ölümüyle ilgili garip olaylar olup olmadığını. | Open Subtitles | أود أن أعرف إن كنتِ تعرفين بأنه مات وإن كانت هناك أي ظروف غريبة تحيط بموته ؟ |
Eğer Teal'c o kararı vermeseydi,... pek çoğunuz onun ölümünü istemek için burada, hayatta olamayacaktınız. | Open Subtitles | إذا لو تيلك لم يتخذ ذلك القرارِ العديد منكم قد لا يكونون احياء اليوم للمطالبة بموته |
öldüğünü kabullendikten sonra kayıplarını telafi edecek birini daha bulman lazımdı. | Open Subtitles | وحالما علمت بموته كان عليك البحث عن طريقة أخرى لتغطيه خسائرك |
Daha net olmak gerekirse, onun ölmesini istemek için mantıklı bir sebep hayal edemiyorum. | Open Subtitles | لأكون أكثر دقّة , لا يمكنني تصوّر سبب منطقي للرغبة بموته |
Mark'ın hayatını kurtarmak için tam olarak ölümüne gidecek olayları yeniden canlandırmalısın. | Open Subtitles | .. يجب أن توفري كل الظروف المحيطة بموته بالظبط كما حدث |
Bir süre sonra onun da öldüğüne dair mektup aldım. | Open Subtitles | و بعد وقت قليل تلقيت رسالة تفيد بموته هو ايضا |
öldüğü için memnun olduğun birinin yasını tutmak çok daha kolay oluyor. | Open Subtitles | الـحُـزن على شخص ما يكون أسهل بكثير حينما يكون المرء سعيد بموته. |
Owen'ın ölümüyle bir alakası olduğunu düşünmüyorsun, değil mi? | Open Subtitles | انتظري ، أنتش لا تظنين بأن لذلك علاقة بموته ؟ |
Benim Ned Burton'la olan ilişkimin onun ölümüyle ne alâkası var? | Open Subtitles | ما دخل علاقتي بـ نيد بيرتون بموته مثلما قلت |
Evet, Roger ve ben görüşüyorduk, ama onun ölümüyle hiçbir ilgim yok. | Open Subtitles | نعم، كنتُ على علاقة بروجر ولكن ليس لي أية علاقة بموته |
Kemiklerin kaynaması, iki yıl kadar önce olduğunu gösteriyor. Yani bu yaraların ölümüyle alakası yok. | Open Subtitles | يشير الإلتئام أنّ ذلك حصل قبل عامين، لذا فهذه الإصابات ليست مرتبطة بموته. |
Tamam, Matt'ın pasaportu kayıp. ölümüyle alakalı olamaz. | Open Subtitles | جواز سفر مات مفقود ، لا يمكن أن يكون متصلا بموته |
O kaset olmadan CIA onun ölümünü sana bağlayamaz. | Open Subtitles | بدون الشريط المخابرات المركزية لن تستطيع ربطكِ بموته |
Benim de ölümünü çevreleyen durumlarla ilgili bazı kuşkularım var. | Open Subtitles | وأنا لدىّ بعض الأسئلة حول الملابسات المٌحيطة بموته |
ölümünü ailesine açıkladığım gün hayatımın en zor günlerinden biriydi. | Open Subtitles | و كان إخبار عائلته بموته من أصعب الأمور التي مرت علي. أنا آسف يا رجل. |
Polis gözetimi altındayken öldüğünü de duymuşsunuzdur herhalde. | Open Subtitles | أأفترض أنك سمعت أيضاً بموته تحت حراسة الشرطة ؟ |
Sözünü ettiğim adamı tanıyorsunuz ve öldüğünü duyunca şaşırmadınız. | Open Subtitles | انت تعرف الرجل الذى اتحدث عنه, وانت لم تفاجأ بموته ؟ |
Artık şeytan onun ölmesini istediğimi biliyor. | Open Subtitles | تغيّر أمر واحد لقد بات الشرير يعرف برغبتي بموته |
Orada oturup bu durumdan sıyrılmasına seyirci kalamazdım. Onun ölmesini istediğim için özür dilemeyeceğim. | Open Subtitles | لم أقوَ على الفرجة ورؤيته يفلت بذلك، ولن أعتذر عن رغبتي بموته |
Charles'ın ölümüne kovalandığını doğruluyor. | Open Subtitles | اثبات بان تشارلز كان مطاردا وتسبب بموته. |
Belki sonunda ölecektir ama öldüğüne de sevinecektir. | Open Subtitles | ربما سوف يكون قد مات لكنه سيكون سعيد بموته. |
Babamın, kanser olduğunu fark etmeden öldüğü için şanslı olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | فهمت لكنه كان محظوظاً بموته دون معرفة حالته |
- Ölmesi benim hatam. | Open Subtitles | أنا المذنبة بموته |