Varlığının, basit bir program olmanın çok ötesinde olduğunu hissediyorum. | Open Subtitles | يمكنني أن أشعر بوجودكِ هو شيئاً أبعد من ذلك بكثير في برنامج سهل |
Bu adamlar ahmaktır. Ama biliyorum ki senin etrafta olmandan mutlular. | Open Subtitles | اولئك الرجال حمقى، ولكنني أعرف أنهم سعداء بوجودكِ في الأنحاء |
Elçilik burada olduğunuzu nasıl bilmiyordu? | Open Subtitles | كيف لم تعلم السفارة بوجودكِ هنا؟ |
Birini beğenirsin ama o kişinin senin varlığından bile haberi yoktur. | Open Subtitles | مثل أن تحبي شخصاً وهو لا يشعر بوجودكِ أصلاً |
Ama sana tek diyeceğim, ki bunu her zaman hissetmesen de benimle birlikte olduğun için çok mutluyum. | Open Subtitles | لكني أقول، برغم أنكِ أحياناً لا تشعرين بذلك فأنا في غاية السعادة بوجودكِ معي |
Bence burada olmanın, Abby için bir sakıncası yok. | Open Subtitles | أتعلمين.. أظن بأنه لا مانع بالنسبه ل"آبي" بوجودكِ هنا |
Seninle akraba olmanın? | Open Subtitles | بوجودكِ فيها , أنعل , كل ما كنت أسمعه ... |
Sadece bizim tarafımızda olmandan memnunum. | Open Subtitles | أنا سعيد بوجودكِ إلى جانبنا. |
Hepimiz burada olmandan mutluyuz, Darla. | Open Subtitles | نحن مسرورين جداً بوجودكِ هنا، ( دارلا) |
Burada olduğunuzu Mesken'de bilen biri var mı? | Open Subtitles | هل يعلم أحد في المقر بوجودكِ هنا؟ |
Burada olduğunuzu bilmiyordum. | Open Subtitles | أنا .. لم أعلم بوجودكِ أنا .. |
Birini beğenirsin ama o kişinin senin varlığından bile haberi yoktur. | Open Subtitles | مثل أن تحبي شخصاً وهو لا يشعر بوجودكِ أصلاً |
Korkarım ki varlığından haberdar olmadığımdan sana hediye alamadım. | Open Subtitles | أخشى بما أنى لا أعلم بوجودكِ لقد تناسيت أن أجلب لكِ هدية |
Burada olduğun için şanslısın. | Open Subtitles | تجعلكِ تدركين كم أنتِ محظوظة بوجودكِ هنا |
Destiny. Sınıfımda olduğun için ne kadar heyecanlıyım söylemek istedim. | Open Subtitles | (دستنى)، أود أن اعبر لكِ عن سعادتي بوجودكِ في صفي |