Boston, Philadelphia, Baltimore, Atlanta'dan yetkisiz toplu kaçışlara sebep olabilir. | Open Subtitles | فيسكون عندنا عدد هائل في بوسطون وفيلادلفيا، بالتيمور و أتلانتا.. |
Eğer Sully hala Boston'da olsaydı, bu kadın hayatta olacaktı. | Open Subtitles | لو أنه ترك سلي في بوسطون لكانت على قيد الحياة. |
Eğer Sully hala Boston'da olsaydı, bu kadın hayatta olacaktı. | Open Subtitles | لو أنه ترك سلي في بوسطون لكانت على قيد الحياة. |
Bu soruyu yanıtlamak için, Boston civarında bir araştırma yaptık, birkaç haftalığına insanların evlerine üç faklı müdahilden birini yerleştirdik. | TED | اذن لحل هذا السؤال قمنا بعمل دراسة في منطقة بوسطون حيث وضعنا واحدة من ثلاثة تدخلات في بيوت الناس لمدة عدة اسابيع |
Boston'dan Le Havre ve Liverpool'a giderdik. | Open Subtitles | من بوسطون إلى ليفربول ثم هافر و العوده ثانيه |
Boston Globe için son teslim tarihi değil ya. | Open Subtitles | لا تبدو وكأنك على موعد مع صحيفة بوسطون جلوب |
Boston'dan başlıyorum, sonra rotamı güneye çevirip... | Open Subtitles | ،إذاً سأبدأ من بوسطون و من ثَمَ سأتجهُ جنوباً |
Beni Boston şehri ile İç Güvenlik arasında istihbarat memuru olarak atadılar. | Open Subtitles | لقد عينوني كرابط بين مدينة بوسطون والأمن الداخلي |
Dünyada ki en çok banka ve zırhlı araç soygunu Boston'un bir komşu mahallesinde gerçekleştirildi.. | Open Subtitles | بلده عماليه في بوسطون أخرجت لصوص بنوك و عصابات السطو على السيارات المصفحه أكثر من أي مكان في العالم |
Yani Boston'daki suçluların yarısı bu adam için fidye isteyebilir. | Open Subtitles | "بشكل أساسي نصف مجرمين "بوسطون يمكنهم خطف هذا الرجل للفدية |
Boston'da olduğu sürece Sully'ye ulaşamayacağımız biliyorduk. | Open Subtitles | كنا نعلم بأننا لن نقبض على سلي طالما كان في بوسطون. |
Boston'da olduğu sürece Sully'ye ulaşamayacağımız biliyorduk. | Open Subtitles | كنا نعلم بأننا لن نقبض على سلي طالما كان في بوسطون. |
Bir keresinde Boston Limanına ceset atmıştım. | Open Subtitles | لقد قمت برمي جثة في مرفأ بوسطون ذات مرة. |
Sierra Leone'da veya Boston'da, umarım bu yalnızca onları iyileştirmekle kalmaz, aynı zamanda onların insan potansiyeli anlayışlarını da değiştirir. | TED | سواء كان ذلك في سراليون أو في بوسطون ، آمل أن لا يكون ذلك مجرد ترميم ولكن تحوّل أكيد لشعورهم بقدرتهم البشرية . |
- Hayır, Boston'a gel. - Tabii. Hafta sonu gideriz. | Open Subtitles | لا , تعالى معى الى بوسطون بالتاكيد.نعم |
FBI ofislerimiz Boston, Chicago, New York, Philadelphia-- | Open Subtitles | سيدي هناك مكاتب "إف بي آي" في "بوسطون" , "شيكاجو" "نيويورك" , "فيلاديلفيا" |
Boston Cambridge Üniversitesi'nde silah kullanımı. - Ne? | Open Subtitles | طلقات نارية في جامعة كيمبرج بوسطون. |
Federal Büro Boston Soygun Araştırma Kuvvetleri. | Open Subtitles | مقولة أحد العملاء الفيدراليين بقسم السرقات , "بوسطون" |
Boston'da Gravel Sanding adlı bir şirkette, kaya parçalama işi zor ve yorucu bir gün taş kırma makinesi kullanıyorum aynı Fred Çakmaktaş gibi. | Open Subtitles | شركة "بوسطون" للرمال و الأحجار اُكسر الصخور و أحصل على تذكره في نهاية اليوم و أنزل من على ظهر ديناصوري مثل رجل العصر الحجري |
Boston bankası, zırhlı taşımacılık, Brinks Arlington, Cambridge tacirleri. | Open Subtitles | بنك "بوسطون" , "كامينز" للسيارات المصفحه , "كامبريدج" للتجاره |
Küçüklükten beri BCU'ya gitmek istiyordu. | Open Subtitles | كانت تريد ان تلتحق بجامعة بوسطون منذ ان كانت طفلة |