Pek çok toplumsal sorun insanların silah alımını ve kullanımını etkiliyor. | TED | تؤثر الكثير من القضايا الاجتماعية علي سبب شراء واستخدام الناس للأسلحة. |
Fakat maalesef, üzerimize salıyorsunuz ve bu çocuklarımızın geleceğini etkiliyor" | TED | لكن للأسف، أنتم ترسلونها نحونا، وهي تؤثر على مستقبل أطفالنا. |
Bu riskler doğrudan bu ülkenin sürdürülebilirliğini ve devamlılığını etkiler . | TED | هذه المخاطر, تؤثر تأثير مباشر علي بقاء هذة الامة و استمراريتها. |
Bu verilerin etkisi oldu mu? 2008 yılına geri dönelim. | TED | هذا تؤثر هذه البيانات في شئ؟ حسناً لنرجع لعام 2008. |
Bu spekülasyona göre, ırksal özellikler, kalp rahatsızlıklarını etkileyen ya da alınacak ilaca karar veren yetkili durumuna gelmiştir. | TED | من المتوقع أن يقف العرق كوكيل لبعض العوامل الوراثية غير المعروفة والتي تؤثر على أمراض القلب أو الاستجابة للعقاقير. |
Taktik amaçlı vuruşlar vuruş ortalamanı etkilemez ama kale alma yüzdeni düşürür. | Open Subtitles | لا تؤثر على معدل ضرب الكرة، ولكنها تخفض نسبة بلوغ القاعدة؟ |
Kelimelerin kalbimizi nasıl etkilediğini, kelimelerin hayatımızda ne kadar önemli bir yeri olduğunu anladım. | TED | كيف ان الكلمات تؤثر في قلوبنا كيف تلعب الكلمات دورا مهما في الحياة |
Durum şu ki, yer çekimi arabalara etki ederken insanlara da ediyor. | TED | لكن بمثل ما تؤثر الجاذبية على العربات، فإنها تؤثر أيضًا على الركاب. |
Benimle ateşli ve mükemmel bir seks yapmak kararını etkileyebilir. | Open Subtitles | إقامة علاقة معي ستكون مثيرة وممتازة وقد تؤثر على حكمك |
Turistler için çalıyorlar ama beni bu kadar etkilemesine hep şaşıyorum. | Open Subtitles | من أجل السياح ولكن دائما ما يفاجئنى أنها تؤثر فى وتحركنى |
Ve her yıl onlardan on yılda bir milyar insanın hayatını olumlu bir şekilde etkileyecek bir şirket yada ürün yada hizmet başlatmalarını istiyoruz. | TED | وفي كل سنة نطلب منهم بدء شركة أو منتج أو خدمة والتي من الممكن أن تؤثر إيجاباً على حياة البلايين من الناس خلال عقد. |
Bu herkesi etkiliyor, çünkü bir milyar insanın cebinde bunlardan bir tane var. | TED | كما أنها تؤثر علينا جميعًا، لأن مليار شخص لديهم جهاز كهذا في جيوبهم. |
E-sigaralar sadece bağımlılık yapmakla kalmıyor, aynı zamanda vücudumuzdaki birçok organı da etkiliyor. | TED | لا تسبب السجائر الإلكترونية الإدمان فحسب وإنما تؤثر على باقي الأعضاء في الجسم. |
Bu sırlardan biri dünyada tek değer verdiğim iki insanı etkiliyor. | Open Subtitles | أحد هذه الأسرار تؤثر على أكثر شخصين أهتم لأمرهم في العالم |
Bu sırlardan biri dünyada tek değer verdiğim iki insanı etkiliyor. | Open Subtitles | أحد هذه الأسرار تؤثر على أكثر شخصين أهتم لأمرهم في العالم |
Bu fotonlar daha sonra tarayıcı duvarlarındaki bir dizi eşleştirilmiş radyasyon dedektörünü etkiler. | TED | تؤثر هذه الفوتونات على مجموعة من الكاشفات المشعّة المقترنة في جدران الماسح الضوئي. |
Her çocuğun besin konusunda eğitilme hakkı vardır; nereden gelir, vücutlarını nasıl etkiler. | TED | من حق كل طفل أن يعرف معلومات عن الأغذية: ما مصدرها وكيف تؤثر على جسمه. |
İlk cümlesi bu. Yani, biz aslında laboratuvarlarda yaşam oluşturursak bunun hayatımıza belki de hiç etkisi olmayacak. | TED | هذه عبارته الأولى. لذا إن قمنا واقعاً باختلاق حياةٍ في المختبر، فقد لا تؤثر في حياتنا على الأرجح. |
Hacker kesinlikle interneti etkileyen bir çok politik, sosyal ve ekonomik meselenin merkezindedir. | TED | يكون المخترق في وضع مركزى تماما للكثير من المسائل السياسية، الاجتماعية و الاقتصادية التي تؤثر على الانترنت. |
Sanatı tatlıya benzettiler: Puding tattığınızda şefin niyeti, tadı veya dokusundan zevk almanızı etkilemez. | TED | لقد قارنوا الفن بالحلوى: عندما تتذوق حلوى البودنغ، نوايا الشيف لا تؤثر على ما إذا كنت تستمتع بنكهتها أو قوامها. |
Genellikle biz bu bilgiyi aldığımızda, bunun kimleri etkilediğini veya bu bilginin nasıl bize ulaştırıldığını unutuyoruz. | TED | و غالباً، عندما تصلنا هذه المعلومات، فإننا ننسى من تؤثر عليهم أو كيف تصلنا تلك المعلومات. |
Bunu tarihimize şekil veren ırkçılık ve seksizmin tarihi aşamalarında görüyoruz ve hâlâ toplumumuza etki ediyor. | TED | في الأنماط التاريخية للعنصرية و التميز الجنساني التي شكلت تاريخنا و مازالت تؤثر على مجتمعنا اليوم. |
Ama biz bunları yapıyoruz, çünkü bunların önemli olduğuna inanıyoruz, birlikte yaptığımız eylemlerimiz ve seçimlerimiz başkalarını etkileyebilir ve kollektif bir şekilde tesir edebiliriz. | TED | لكننا نقوم بهذه الأشياء لأننا نؤمن بأن أعمالنا منطقية، وبأن خياراتنا قد تؤثر على أراء الآخرين وعلى نحو جماعي، ما التأثيرالذي يمكننا القيام به. |
Cinsel arzularımın iş konusunda beni etkilemesine izin vermem hiç. | Open Subtitles | لا أسمح أبداً بالرغبة الجنسيه أن تؤثر في قرار للعمل |
Bu tekniğin ne zaman ve nasıl çalışacağını etkileyecek çok fazla etmen var. | TED | ترون إن هناك العديد من العوامل تؤثر في متى وكيف ستعمل هذه التقنية |
Bu tarz sesler, uzaklaşma imkanı olmayan insanların sağlıklarına oldukça zarar vermektedir. | TED | وبالنسبة للأشخاص اللذين لايستطيعون التهرب من هكذا نوعية أصوات .. فإنها تؤثر بصورة مدمرة على صحتهم |
Bu teknoloji iki organı etkiledi beyin ve barsaklar, bunları etkiledi. | TED | ان هذه التكنولوجيا تؤثر على عضوين الدماغ والامعاء .. انهما يتأثران بصورة مباشرة |
Bu kesinlikle bir parçası olmak için öleceğin havalı bir olay. Kapattıktan sonra olacak, ...böylece işi de etkilemeyecek. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما تريده وتتمنى أن تكون جزءاً منه سوف تبدأ بعدما نغلق لذا لن تؤثر على محصول اليوم |
Bence kızları etkilemek için bunlara ihtiyaç duymayı hissetmen çok üzücü. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا محزن حقاً، أنك تشعر في الحاجة لكل تلك الأشياء لكي تؤثر على الفتايات |
Şimdi koşup başka birini etkilemeye çalış, olmaz mı? | Open Subtitles | و الآن اجري و حاول أن تؤثر بشخص آخر . هلا فعلت ذلك ؟ |