Bİliyor musun, baba, bu oyunlara gelmek ... veya Benimle konuşmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | أتعلم يا أبي انت غير ملزم بالقدوم لهذه اللعبة أو أن تتحدث معي |
Kısa bir zaman önce Facebook'ta yaklaşık yüz çalışana bir konuşma yaptım. Birkaç saat sonra, orada çalışan genç kadınlardan biri benim masamın hemen dışında Benimle konuşmak için bekliyordu. | TED | قدمت هذه المحاضرة في فيسبوك قبل وقت ليس بطويل الى مايقرب المائة موظف. وبعد عدة ساعات لاحقا، كانت هناك شابة تعمل هناك جالسة خارج مكتبي الصغير، وارادت ان تتحدث معي. |
Belki babası yüzündendir. Benimle konuşmuyor. Yüzüme bile bakmıyor. | Open Subtitles | ربما والدها السبب, لم ترد أن تتحدث معي لاتستطيع النظر اليّ |
Kes. benimle konuşma. Ezik, sakat götlü, özenti. | Open Subtitles | توقف, لا تتحدث معي فاشل, حمقاء سخيفه, تريد أن تكون مثلنا |
Moralimi bozmak için mi benimle konuşuyorsun? Gözünün önünde kendimi çatalla öldürmemi umuyorsundur herhalde. | Open Subtitles | هل تتحدث معي آملاً بأني أصبح مكتئبة لدرجة أنني سأجرح نفسي بالشوكة |
Eğer benimle konuşmazsan, işverenini satmaya çalıştığını varsayacağım. | Open Subtitles | لو لم تتحدث معي فسأعتقد أنك تحاول خيانة مديرك |
Süpermarketler ne kadar gıda ziyan ettikleri hakkında Benimle konuşmak bile istemiyorlardı. | TED | الأسواق المركزية لم ترغب أن تتحدث معي حتى عن مقدار ما كانوا يبددونه من الطعام. |
George Washington Üniversitesi antropoloji bölümlarinin başına geçmem için Benimle konuşmak istiyor. | Open Subtitles | إن جامعة جورج واشنطن تريد أن تتحدث معي بخصوص أن أتسلم إدارة قسم علم الإنسان لديهم |
Benimle konuşmak istediğin şeyler olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | قلت أن هناك أموراّّ تريد أن تتحدث معي عنها |
Bak, ailen hakkında Benimle konuşmak zorunda değilsin. Ama konuşacak birini bulman lazım. | Open Subtitles | لا يتعيّن أنّ تتحدث معي حيال عائلتكَ، لكنكَ يجب أنّ تجد من تتحدث معه حيال ذلك. |
Benimle konuşmuyor, bana bakmıyor. | Open Subtitles | هي لاتريد ان تتحدث معي هي لاتريد ان تنظر الي |
Onunla bir ilgisi yoktu.Ben sadece bazı şeyleri açıklığa kavuşturmak istedim, ve şimdi Benimle konuşmuyor. | Open Subtitles | انت تعرف, هذا لا علاقة له بها. انا فى حاجة لفهم بعض الاشياء. وهى الان لا تتحدث معي. |
Bir daha asla halk içinde benimle konuşma. | Open Subtitles | لا تتحدث معي في الأماكن العامة هكذا مرة أخرى |
"Baba, bu şekilde benimle konuşma. Kes şunu. | Open Subtitles | ابي لا تتحدث معي بهذه الطريقه توقف عن ذلك. |
Ona bakma, benimle konuşuyorsun. | Open Subtitles | لا تنظر اليها، أنت تتحدث معي |
benimle konuşmazsan sana yardımcı olamam. | Open Subtitles | ,إن لم تتحدث معي فلا يمكنني مساعدتك |
Benimle asla konuşma! Benimle asla konuşma! | Open Subtitles | لا تتحدث معي مرة اخرى لا تتحدث معي مرة اخرى |
Çok sıkıldım. Babam gitti ve annem benimle konuşmayacak kadar bile meşgul | Open Subtitles | سئمت من هذا، خرج والدي و والدتي منشغله و لا تتحدث معي حتى |
Annem çok sinirlenmişti, bir hafta boyunca benimle konuşmadı. | Open Subtitles | سكران حتى والدتي خارج، انها لا تتحدث معي لمدة أسبوع. |
Eğer benimle konuşmaya ihtiyacın varsa bir saat sonra bana bir tost ısmarlayabilirsin. | Open Subtitles | ان أردت ان تتحدث معي يمكنك ان تشتري لي شطيرة بعد ساعة |
Onlara korkunç bir çığlık duyduğunda telefonda benimle konuştuğunu söyle. | Open Subtitles | أخبرهم أنك كنت تتحدث معي على الهاتف ثم سمعت صرخة فظيعة |
Burada durup, hâlâ benimle konuşman için başka bir neden göremiyorum. | Open Subtitles | لا أرى أي سبب لك لتوقف هكذا تتحدث معي |
Sana söyledim, Karma benimle konuşuyor. | Open Subtitles | أخبرتك أن العاقبـة الأخلاقيـة كانت تتحدث معي |
Benimle ilgili sorunun vardı da neden benimle konuşmadın? | Open Subtitles | إذا كان لديك مشكلة معي لما لم تتحدث معي وحسب؟ |
Vampir olabilirsiniz ama Benimle konuşurken benim gibi bir hanımla nasıl konuşulacaksa öyle konuşacaksınız. | Open Subtitles | ربما تكون مصاص دماء, لكن عندما تتحدث معي سوف تتحدث معي كسيده |
Onunla konuşmak istersen, önce benimle konuşmalısın. | Open Subtitles | ان أردت أن تتحدث معها عليك أن تتحدث معي أولا |