Köle ve sülüklerinizin takdiri. Ne cüretle adaletten bahsedersiniz? | Open Subtitles | انها ارادة عبيدك وطفيلياتك كيف تجرأ بالتكلم عن العدالة ؟ |
Ne cüretle onunla ilgili böyle konuşursun! | Open Subtitles | كيف تجرأ على الحديث عنها بهذه الطريــقة ؟ |
Bu haydudun kulakları mutlaka kesilecek. Beni soymaya cüret etti! | Open Subtitles | سأقضي على هذا الوغد مها كلف الأمر تجرأ على سرقتي |
Sakın oraya çıkayım deme, seni büyük, uzun bacaklı şey! | Open Subtitles | لا تجرأ على الذهاب هناك إلى الأعلى يا ذو الأرجل الطويلة لومكس |
benım ozel yerıme gelmeye kım cesaret edebılır benım ıznım olmadan | Open Subtitles | من الذي تجرأ بالدخول لملجأي بدون إذن مكتوب أو تصريح شفوي؟ |
Ayrılacak Cesaretin yoktu. O yüzden ben ayrıldım. | Open Subtitles | أردت أن تُنهي العلاقة و لم تجرأ على ذلك, فأنا التي انسَحَبَت |
Ne cesaretle beni öldürmeye kalkarsın ? | Open Subtitles | كيف تجرأ على قتلى اقتل كل من يقف فى طريق نجاحى |
Yalnızca bir adam onlara karşı koyma cesaretini gösterebildi, o Herkül'dü. | Open Subtitles | فقط رجلٌ واحد تجرأ لتحدي قوتهم |
Sakın bana emir vermeye kalkma. Sana bir soru sordum. | Open Subtitles | لا تجرأ على أن تظهر أنك تهتم بي لقد وجهت لك سؤالا |
Bu anma gününde ne cüretle bana bunu getirirsin? | Open Subtitles | كيف تجرأ على إحضار هذا لي في يوم التكريم؟ |
Ne cüretle Efendimizin önünde böyle davranırsın? | Open Subtitles | كيف تجرأ على فعل ذلك أمام سيدك؟ |
Ne cüretle evdeki insanlarla konuşuyorsun sen? | Open Subtitles | كيف تجرأ أن تتحدث مع الناس في المنزل |
Şu editör bozuntusu yine incelememi değiştirmeye cüret etmiş mi? | Open Subtitles | هل تجرأ ذلك المُحرر الأحمق على تغير مقولتى مرة أخرى؟ |
Ondan biriken hesabını ödemesini istedim diye bana öyle demeye cüret etti. | Open Subtitles | هذا ما تجرأ على نعتي به لأنني طلبت منه دفع الفواتير المتأخرة |
Bunu sormaya nasıl cüret edersin? Tabi ki bizimle kalacak. | Open Subtitles | هى ستبقى معنا بالطبع كيف تجرأ وتسئل هذا السؤال؟ |
Sakın ha. Sakın öleyim deme. | Open Subtitles | إياك أن تجرأ هل فهمت إياك أن تغادر لأي مكان |
Ne kadar utanç verici olsa da, araştırmamız ve kimsenin cesaret edemediği ilk zamanlara geri dönmemiz gerekiyor. | TED | مهما كان ذلك محرجا، نحن بحاجة إلى البحث والذهاب للمرة الأولى حيث لا أحد آخر قد تجرأ. |
Kraliçenin kadın kurbanını çalmaya cesaret eden Dünyalı Den senmişsin. | Open Subtitles | الشخص الذي تجرأ على سرقة التضحية أنثى من الملكة. |
Cesaretin varsa o kapıdan geç. Gel de gününü gör. | Open Subtitles | هيا ، تجرأ وتعال عندي شيء لك |
Ne cesaretle? Aileni kaybetmenin nasıl bir şey olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | كيف تجرأ ، هل لديك أي فكرة ما هو شعور أن تفقد عائلتك ؟ |
Yalnızca bir adam onlara karşı koyma cesaretini gösterebildi, o Herkül'dü. | Open Subtitles | رجل واحد فقط تجرأ لتحدي سلطتهم |
Şarkı söyleyemezsen, hiç kalkma. Bizim parolamız bu. | Open Subtitles | إن لم تجرأ على الغناء، بإمكانك الجلوس. |
Şimdi bana kızla konuşma cesareti veriyorsun bak. | Open Subtitles | الآن كنت تجرأ لي فقط انتقل إلى الحديث معها. |