Bazen yalan sevdiğin birinin iyiliği için söylenmişse yanlış sayılmaz. | Open Subtitles | أحيانًا لا يكون الكذب إثمًا إذا كان لمصلحة أحد تحبّه. |
Yine de sevdiğin iş, define avcılığı olsa iyi olurdu. | Open Subtitles | لكن لكان من الجيّد لو أنّ ما تحبّه هو العثور على الذهب. |
Birini seviyorsan hayat, onu sevdiğini söylememek için çok kısa. | Open Subtitles | الحياة أقصر من أن لا تقول لشخص بأنّك تحبّه إن كنت كذلك. |
Onu senin sevdiğin kadar çok seviyor, daha fazla değilse bile. | Open Subtitles | هي تحبّه قدرما تحبّينه بالضّبط إن لم يكن أكثر |
Bunu seviyorsun değil mi seni haylaz? | Open Subtitles | أنت لا تحبّه لطيف، يعمل أنت، تزني قليلا؟ |
Bu hoşuma gitmedi, kızımın da hoşuna gitmez. | Open Subtitles | لا أحب ذلك، كما لن تحبّه ابنتي. |
Bize kazıkları getirir... Yoksa sevdiğiniz herkese karşı savaş açarım. | Open Subtitles | أحضِر لنا الوتد، أو سأشن حربًا على كلّ امرؤ تحبّه. |
Ve sana, çok sevdiğin küçük yumurtalardan yaptım. | Open Subtitles | لقد أحضرت لك الكثير من هذا البيض الذي تحبّه كثيراً |
sevdiğin kişiye karşı şefkatli, nazik ve saygılı olmalısın. | Open Subtitles | ينبغي أن تكون رقيقاً وعطوفاً وتحترم الشخص الذي تحبّه |
sevdiğin bir şeyi veya birlikte olmak istediğin birini düşün. | Open Subtitles | أن تفكّر في شيء تحبّه أو شخص تريد أن تكون معه |
sevdiğin bir şeyi veya birlikte olmak istediğin birini düşün. | Open Subtitles | أن تفكّر في شيء تحبّه أو شخص تريد أن تكون معه |
Yemeğini paketledim. Danimarka pastası var tam da sevdiğin gibi kuru üzümlerini çıkardım içinden. | Open Subtitles | الطعام الدانماركيّ فيه و انتقيتُ الزبيب كما تحبّه. |
sevdiğin biri tarafından kalbinin kırılmasının neler hissettirdiğini anlamanı beklemiyorum çünkü bunu hissedecek bir kalpten yoksunsun. | Open Subtitles | ليس أنّي أطلب منكَ أن تتفهم كيف أشعر عندما يكون قلباً محطّما من طرف شخصٍ تحبّه لأنَّ هذا سيتطلّب أن يكون لكَ قلب. |
Beraber yaşadığın sevdiğini söylediğin biri olarak soruyorum. | Open Subtitles | بل أطلبه منكَ بصفتي شخص يقيم معكَ، شخص قلتَ إنّكَ تحبّه |
Bak, dostum, bu eğer senin için gerçekten önemliyse git ve sevdiğini söyle ona. | Open Subtitles | اسمع يا صاحبي، إن كان الأمر يقلقكَ فعلاً، فأخبره أنّك تحبّه و حسب. |
Onu lider olarak seçmezdim ama burayı bu hâle getiren kişi o. Çoğu kişi de onu seviyor. | Open Subtitles | لكنّه ساعد على جعل هذا المكان كما هو حاليًا، والناس تحبّه. |
Ve herşeye rağmen sen onu seviyor ve büyütüyorsun. | Open Subtitles | وأنت يجب أن تحبّه ويرفعه... بالرغم من كلّ شيء. |
Çünkü, sevdiğin her şeyi çok seviyorsun. | Open Subtitles | لأنّ كلّ شيء تحبّه أنت تحبّه كثيرًا جدًا |
Umarım hoşuna gitmiştir,çünkü alacağın son koku bu olacak. | Open Subtitles | آمل أنّك تحبّه, لأنه آخر شّيء ستشمه.. |
Çok sevdiğiniz birini rüyanızda gördüğünüz anlar gibi. | Open Subtitles | مثل عندما تستيقظ من الحلم وحولك شخصٌ ما تحبّه كثيراً |
Beğendin mi? - Evet. | Open Subtitles | هل تحبّه نعم. |
En azından annemin sevdiği bir şeyi yaparak ölürüm ama. | Open Subtitles | لكن على الأقل سأموت وأنا فالعةٌ شيءٌ أمّي كانت تحبّه. |
İyi bir işi var ve onu seven bir karısı, ve doğacak bir bebeği. | Open Subtitles | لديه وظيفة جيدة، وزوجة تحبّه وطفل في الطريق إليه |
Jules da ondan hoşlanıyor ve şimdi benden nefret ediyor. | Open Subtitles | حسناً، جولز تحبّه أيضاً و هي الآن تكرهني |
Kadınlar kestirmeyenlerden hoşlanmıyor. Kokusundan falan herhalde. | Open Subtitles | فا المرأة لا تحبّه عندما لا تقطعه . إنّه يجلب رائحة أو شيئاً من هذا القبيل |