O öldü. Bu bir kabuk ve içinde saf kötülük barındırıyor. | Open Subtitles | إنها ميتة،تلك هي القشرة،وماهي تحتويه من الشر الخالص |
Carlotta Adams'ın bir makyaj çantası vardı. İçinde onu | Open Subtitles | ان شارلوتا ادامز لديها حقيبة مكياج, تحتوى ,ضمن ما تحتويه, باروكة |
İnsana içinde neler olduğunu merak ettiriyor. | Open Subtitles | يجعلك تتسائل عما كانت تحتويه هذه الأقفاص |
Dün gece bana imzalattığın kağıtlarda ne yazıyor biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعلم ما الذي كانت تحتويه الاوراق بالامس ؟ ؟ |
Hücrelerimizde zanaatkar benzeri bir şey yok. Yerine, günün planlarında, ne olursa olsun, onu inşaa eden aptal inşaat makineleri var. | TED | وفي خلايانا، ليس هناك حرفيّون مهرة، بل هناك الآت بناء غبية تقوم ببناء مهما كُتِب في الخطط، لا يهم ما تحتويه تلك الخطط. |
Ayrıca o çantanın içinde ne olduğunu biliyor musunuz, efendim? | Open Subtitles | وهل تعلم مالذي كانت تحتويه تلك الحقيبة, يا سيدي؟ |
- İçinde ne olduğuna bağlı. | Open Subtitles | حسناً، أعتقد أن هذا يعتمد على ما تحتويه. |
Aracı kimin uçurduğunu bana söyleyeceksin. - Aptalı oynamaya devam edersen, bir saat içinde ölmüş olacaksın. | Open Subtitles | أنت ستخبرني ما الذي تحتويه تلك القنبلة استمر في لعب دور الاحمق و ستكون ميتا في غضون ساعة واحدة |
Üçüncü nokta ise, kredi derecelendirme kuruluşları bu kredi derecelerine nasıl ulaştıklarını bize söylemiorlar. Ancak bu devirde, içinde ne olduğunu söylemeden çikolata bile satamazsın. | TED | و النقطة الثالثة هي ، وكالات التصنيف لا تطلعنا على الطريقة التي يتبعونها في تصنيفاتهم، ولكن في هذا العصر، لا يمكنك حتى بيع قطعة حلوى دون إدراج كل ما تحتويه. |
Yani ana fikir şuydu: Bu etkiyi, yumuşak ve esnek yapılar içinde bulunan yağı hareket ettirmek için kullanabilir miyiz? | TED | فالفكرة الأساسية كانت: "هل يمكننا توظيفُ هذا التأثير لتحريك الزيت الذي تحتويه بنياتٌ مرنة قابلة للتمدد؟" |
Avrupa savaşı, nesillerin zamanını beklediği, şimdiye kadar içinde tuttuğu bir krizi de yanında getirdi. | Open Subtitles | -إن الحرب الأوروبية قد جلبت لنا الأزمات التي قد تحتوي.. -من ضمن ما تحتويه.. -اللحظة التي انتظرتها أجيال عدة |
- Keşke içinde ne olduğunu bilseydim. | Open Subtitles | - ليتني أعلم ما كانت تحتويه - قد يكون هذا مفيداً |
Paketlerin içinde ne olabileceği hakkında Bir fikrin var mı? | Open Subtitles | أيّ فكرة عن ما الذي تحتويه تلك الطرود؟ |
İçinde bulunan şey için. | Open Subtitles | لأن الذي تحتويه |
İçinde ne olabileceğini hiç bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف ماذا يمكن أن تحتويه. |
Ben, um,çantada ne olduğunu merak etmiştim. | Open Subtitles | ؟ إننى .. إننى كان لدي فضول عما تحتويه هذه الحقيبه |
Bu kuyruklu yıldızın ne kadar su içerdiğini anlayabilmek için bilim adamları bir uyduyu bilerek onunla çarpıştırdılar. | Open Subtitles | ولمعرفة حجم الماء ،الذي تحتويه المذنبات وجّه العلماء قمر اصطناعياً ليرتطم عمداً بالمذنب |
ne yapacağım? Kalbime kazık mı ? | Open Subtitles | بما أنى سأموت بأى حال أخبرنى ما الذى تحتويه الزهرية؟ |
Oraya gideriz, ben aşağı iner ne olup olmadığına bir bakarım. | Open Subtitles | سنذهب إلى هناك وأنا سأنزل للغوص وأنظر إلى ما تحتويه تلك الحاوية |