"İtirafının Baskı altında yapıldığından reddedildiğine" dair bir mahkeme kararı var elinde. | Open Subtitles | لديه أمر من المحكمة يقضي بأنه أعترف تحت الإكراه |
Baskı altında kabul ettiğimi sen de çok iyi biliyorsun. | Open Subtitles | . تعرف تماما أنني وافقت على ذلك تحت الإكراه |
- Olay yerinde DNA izi yok tek görgü tanığı ve Baskı altında kabul var. | Open Subtitles | لا يوجد أي دليل من الحمض النووي في مسرح الجريمة. شاهد عيان واحد, الاعتراف تحت الإكراه. |
Baskı altında olduğunu görmüyor musun? Bu bir tuzak! | Open Subtitles | ألا ترى انه تحت الإكراه إنه فخ |
Reddettiğimde Carly'i kaçırdığını ve her şeyin baskı altındayken yaşandığını söyledim. | Open Subtitles | عندما رفضت، قام بإختطاف (كارلي) وكلّ شيء آخر حدث تحت الإكراه. |
Belki baskı altındaki bir CIA ajanı öyle bir kartı alabilir. | Open Subtitles | من المفترض وكيل وكالة المخابرات المركزية تحت الإكراه الصحيح يمكن أن يحصل على مثل هذه البطاقة الرئيسية. |
- Onunla evlenmeye söz verdim. - Baskı altında. | Open Subtitles | . وعدته بأن أتزوجه . تحت الإكراه |
Belki, Baskı altında ayrılmışlardır. | Open Subtitles | -حسناً, لربما أجبروا على الرحيل تحت الإكراه |
Bakalım notu yazarken Baskı altında mıymış. | Open Subtitles | لنرى إذا كتبت الملاحظة تحت الإكراه. |
Kardeşinin Baskı altında olmadığı çok belli. | Open Subtitles | بكل تاكيد لم يصور تحت الإكراه. |
Üzgünüm Bay Beachum, fakat mahkememde Baskı altında alınmış itiraflara yer veremem. | Open Subtitles | ...(أنا آسف يا سيد (بيتشوم لكني لن أسمح بإعترافات تحت الإكراه في قاعة محكمتي |
Baskı altında yaptık. | Open Subtitles | تحت الإكراه |
Baskı altındayken hiçbir şey açıklamam. | Open Subtitles | - لن أشرح شيئاً تحت الإكراه |
Bunu kim yapar? baskı altındaki bir insan yapar. | Open Subtitles | أشخاص تحت الإكراه |