Louis, bir kap su getirir misin, içine ayaklarını sokacak kadar büyük olsun. | Open Subtitles | أيمكنك أن تحضر لي وعاءً من الماء كبير لدرجة تكفي لوضع قدميها فيها |
Başka bir şey getirir misin? | Open Subtitles | لا يمكنني أن أكل هذا هل يمكن أن تحضر لي شيء آخر؟ |
Baba baksana, bana biraz bira, birkaç dergi falan getirir misin? | Open Subtitles | يا أبي عليك أن تحضر لي العصير و مجلتان و |
Eğer susamışsam, bana su getirmeni istemem. | Open Subtitles | إذ كنتُ عطشة لا اريدك ان تحضر لي كأس من الماء |
Pardon, ama Benim için hazineyi gidip getirebilir misin? | Open Subtitles | إذا لم تأخذ الكيكة، أسفة لكن أيمكنك أن تحضر لي الكنز؟ |
Muhbir ile FBI'daki amiri arasında geçen konuşma kaydını bana getirmen için seni tuzağıma düşürdüm. | Open Subtitles | أوقعت بك حتى تحضر لي تسجيل المحادثة بين مخبر ومسؤوله الفدرالي |
İyi ama bu sefer bana bir çanta dolusu bozukluk verme. | Open Subtitles | حسناً , ولكن لا تحضر لي كيساً من الفكه هذه المرَّه |
Dostum, hemşire yemeğimi getirsin diye bir saattir bekliyorum. | Open Subtitles | كان من المفروض أن تحضر لي الممرّضة العشاء منذ ساعة |
Eğer Paskalya için istediklerimi getirmezsen, seni öldürürüm! | Open Subtitles | لذا اذا لم تحضر لي ما اريد لعيد الفصح انا استطيع قتلك |
Yukarı gelirken yeni tutucu makinemi arabanın arkasından getirir misin? | Open Subtitles | هل تستطيعين ان تحضر لي آلة الرمي الجديدة من السيارة اثناء عودتك؟ |
Gelirken diet kola getirir misin? | Open Subtitles | هل يمكنك أن تحضر لي دايت كولا بطريقك عند العودة ؟ |
Bana şu yengeçli böreklerden getirir misin? | Open Subtitles | لمَ لا تحضر لي بعضاً من ذلك .. السلطعون المدخّن ثمّ نختلط بالناس؟ |
Listeyi getirir getirmez telefon etmeye başlayacağım. | Open Subtitles | حالما تحضر لي تلك القائمة، سأبدأ حينها بإجراء الإتّصالات |
Hemşire, egzamam için bir şey getirir getirmez gidiyorum. | Open Subtitles | سأرحل ما ن تحضر لي الممرضة شيء من أجل الإكزيما |
- Alet tepsisiyle klorheksidin preparatını getirir misin? | Open Subtitles | هل تستطيع أن تحضر لي صينية جراحية و أن تعد الكلورهيكسيدين ؟ |
Eğer susamışsam, bana su getirmeni istemem. | Open Subtitles | إذ كنتُ عطشة لا اريدك ان تحضر لي كأس من الماء |
Oh, pardon oğlum, senden en üstteki raftan kiremit getirmeni istemiştim. | Open Subtitles | آسف يا بني ، أردتك أن تحضر لي كومة القرميد من الرف العلوي |
Aslında Benim için bir taksi çağırabilir misin? | Open Subtitles | فالحقيقه، ربما يمكنك ان تحضر لي سيارة اجره |
Benim için birkaç parmak izi inceleyebilir misin? | Open Subtitles | هل يمكنك ان تحضر لي بعض الوثائق |
Kutuyu bana getirmen gerekiyor. | Open Subtitles | ـ لا ... الصندوق ... أريد منك أن تحضر لي الصندق |
- Parayı bana getirmen gerekiyordu. | Open Subtitles | كان من المفترض أن تحضر لي النقود |
Şimdi bana bir şişe, lastik boru ve huni bulabilir misin? | Open Subtitles | و الآن هل يمكنك أن تحضر لي زجاجة، بعض الأنابيب وقمع؟ |
Sence neden bir hostes bana bu parayı getirsin? | Open Subtitles | و لماذا تحضر لي مضيفة 50 الف دولار؟ |
Paramı getirmezsen olacaklara katlanırsın, anlıyor musun? | Open Subtitles | أيها السافل يستحسن أن تحضر لي مالي -اتفهم ما أقول؟ |
Pizzalarımı da zaten sen getiriyorsun. Cezalı olmak gerçekten çok kötü! - Ama... | Open Subtitles | و انت تحضر لي البيتزا نعم ان تكون معاقب أمرا سيئ |