Doğru ama insanları korkutmak işin en eğlenceli taraflarından biri. | Open Subtitles | صحيح، لكن تخويف الناس هو جزء مهم من المتعة ايضاً |
Yavaş ol, çocukları korkutuyorsun. Biraz mızıka dinleyelim. | Open Subtitles | كف عن تخويف ولديّ ودعني أسمع البعض من تلك الهارمونيكا |
İleri ikna yöntemleri şu demek: korku senaryoları kullanmak köpekler ya da yalnızlaştırma gibi ya da boğulma simülasyonu ya da uykusuz bırakma ya da aşırı stres durumunda bırakma, ama hiçbiri ölümcül değil. | Open Subtitles | تعني إستخدام أساليب تخويف مثل الكلاب أو الحبس الإنفرادي أو الإيهام بالغرق أو الحرمان من النوم |
Bu korkutma taktiğiydi. Sadece korksun istemiştik. | Open Subtitles | لقد كانت إستراتيجية تخويف أردنا إخافته فقط |
Nick Fowler'ın gözünü böyle mi korkutmaya çalıştın? | Open Subtitles | هل هذه هي الطريقة التي حاولت بها تخويف نيك فاولر |
Mesele bana zorbalık etmesi, suçiçeğinden daha fazla devamsızlık yapmama sebep olması değil. | Open Subtitles | ليست الحقيقه هذا تخويف لا هذا خسرني ايام في المدرسه بعد ذالك قطع الدجاج |
Etik dışı davranışlar, tanıkları tehdit etme, karşı tarafa taciz, Yargıçları yanıltma, suç ihtiva eden kişi ya da olaylara ortak olma. | Open Subtitles | الانتهاكات الأخلاقية، تخويف الشهود, مضايقة المعارضين, مخادعة القضاة كونكحزبيةلأيتصرفاتإجرامية. |
Yani jüriye gözdağı vermenin en iyi yolu. | Open Subtitles | إذن هذا تخويف لهيئة المحلفين في أفضل حالاته |
Birinci aşama halkı korkutmak, evleri aramak, direnişçileri tutuklamak. | Open Subtitles | أن المقصود من المرحلة الأولى هو تخويف السكان لتفتيش المنازل و العثور على و اٍعتقال المقاومين |
İlle de insanları korkutmak istiyorsan bunu heykellerinle yap. | Open Subtitles | إذا أردت التصميم على تخويف الناس، فافعلي ذلك مع تماثيلك. |
Lezboları korkutmak için yemekten sonra yardımınız lazım. | Open Subtitles | أحتاجُ للمساعدة من أجل تخويف المثليّات بعد العشاء |
Kontrolü sağlamak için erkeklerin gözünü korkutuyorsun. | Open Subtitles | كنت تخويف الرجال في أجل الحفاظ على السيطرة. |
Yapma Frankie. Beni korkutuyorsun. | Open Subtitles | هيا، فرانكي، أنت تخويف لي. |
Frank, beni korkutuyorsun. | Open Subtitles | فرانك، أنت تخويف لي. |
Acı veren, korku salan ve şiddet uygulayan zorbalar. | Open Subtitles | الأطفالالمستبدّونالذينيتسبّبونبآلام.. تخويف.. وعُنف |
Arkadaşlarına korku testi yapmak istediğin için, neden olacak? | Open Subtitles | حتى نتمكن من تخويف الطامحين |
Dikkat et, bölge halkını korkutma. | Open Subtitles | حذرا كنت لا تخويف السكان المحليين. |
Sadece bir korkutma taktiği. | Open Subtitles | إنه أسلوب تخويف فقط |
Beni korkutmaya çalışmayın, Sizden korkmuyorum. | Open Subtitles | = = لا تحاول تخويف لي، وأنا لست خائفا منكم. |
Gözümü korkutmaya mı çalışıyorsunuz? | Open Subtitles | هل تحاول تخويف لي؟ |
Bu kadın insanlara zorbalık yapan bir kabadayı! | Open Subtitles | هذا الشخص هو الفتوة الذي تخويف الناس بطريقة يعني! |
Seçmeni tehdit etmek anlaşmamızda yoktu. | Open Subtitles | تخويف الناخبين لم يكن جزءا من الصفقة. |
Aldığı bolca övgünün yanında, koca bir liste de görevi kötüye kullanma aşırı güç kullanma, gözdağı verme ve ırksal profilleme suçlamaları var. | Open Subtitles | وتكريم من هيئة السلام العالمي إضافةً إلى قائمة طويلة من وقف إدارة العنف قوة مفرطة , تخويف , صفات عنصرية |
- Şey, ben de çok korkutucuyum. | Open Subtitles | أنا تخويف جدا |
Bu oldukça güzel. Göz korkutucu. | Open Subtitles | أوه، هذا امر جيد تخويف |
Önce insanları korkutursunuz. Ve ikinci olarak morallerini bozarsınız. | Open Subtitles | أولاً تخويف الناس وثانية تحبطهم |