| Eminim ki, o parayi ilk gördügünde kendini bu durumda hayal etmemissindir. | Open Subtitles | أعتقد أنه ليس المستقبل الذي تخيلته لنفسك حين رأيت المال لأول مرة |
| Evet, aslında tıp okulundan böyle mezun olmayı hayal etmiyordum. | Open Subtitles | نعم، هذا ليس بالضبط كيف تخيلته عن تخرج المدرسة الطبية. |
| Bu şey hayal ettiğimden de daha büyük. Sovyet CW ünitesi. | Open Subtitles | هذا الأمر أكبر مما تخيلته يوماً، إنّها وحدة سلاح كيمياوي سوفياتية. |
| Düşündüğümden çok daha fazla sevdiğim bir adam buldum. | Open Subtitles | وجدت الرجل الذي أحبه أكثر مما تخيلته |
| Pek geçit yapıcılarının sahip olacağını düşündüğüm gibi bir uygarlık değil. | Open Subtitles | ليس هذا ما تخيلته بالضبط.. حين تحريت حضارة بناة البوابات |
| Ama Oliver üçüncü sınıftayken, Oliver'ın tahmin ettiğimden çok bana benzediğini fark ettim. | TED | ولكن عندما كان أوليفر في الصف الثالث، اكتشفت أنه يشبهني بشكل أكبر مما تخيلته. |
| içten karşılamayı düşündüğünüzde birbirine sarılan ve durmadan konuşan akrabaları mı hayal ettiniz? | TED | عندما تخيلت مشهد الترحيب الحار هل تخيلته كمشهد واقعي لمجموعة من الاقرب يتعانقون و يتحدثون بصوت مرتفع؟ |
| İnanın bana hayatım boyunca kendime çizdiğim yollar içinde şu anı hayal bile edemezdim. | Open Subtitles | من كل ما تخيلته لمثل هذه اللحظة في حياتي فإن هذه ليست طريقتي ,أتعلما؟ |
| Onu dünyada gördüğüm ya da hayal ettiğim her şeyden fazla seviyordum. | Open Subtitles | إننى أحبتتها أكثر من أى شئ رأيته أو تخيلته على الارض |
| Kız ona cennette güzel meleklerin eşlik ettiğini hayal ettikçe, oğlanı kıskanıyordu. | Open Subtitles | و قد تخيلته بالجنة مع كل الملائكة الخير و قد كانت غيورة من ذلك |
| Ama hiç de hayal ettiğimiz gibi biri çıkmadı bu yüzden burada kalmaya karar verdim. | Open Subtitles | , اتضح . . انه ليس كما تخيلته بالضبط و لهذا قررت البقاء |
| Bu ülke, hayal ettiğinizden daha kötü geçmişleri olan, adamlar tarafından kuruldu ve yönetiliyor. | Open Subtitles | هذه البلد بنيت وتدار من قبل رجال لهم قصص أسوأ مما تخيلته هنا |
| Onu çok az tanıyordum ama her şey tam da hayal ettiğim gibiydi. | Open Subtitles | وبالكاد عرفته لكن كل شيء كان كما تخيلته تماما |
| Annemin anlattığından hatta hayal ettiğimden bile çok daha güzeldi. | Open Subtitles | كان اكثر جمالاً مما وصفته لي امي او اكثر مما تخيلته |
| Bu günü çok düşündüm, ama hep farklı hayal etmiştim. | Open Subtitles | فكرت عدة مرات بهذا اليوم و لكنني لطالماً تخيلته بشكل مختلف |
| Ya hayal ettiğimin aksine çok çirkin biriysen ne yapacağım? | Open Subtitles | ..ولكن ولكن في حالة إذا كان عكس ما تخيلته وكنت قبيح ما سأفعل؟ |
| Sen benim, bir erkekte hayal ettiğim her şeye sahipsin. | Open Subtitles | أنت كُلّ شيء تخيلته أبداً فيما أريده في الرجل |
| Benim Düşündüğümden çok daha farklı biriydi. | Open Subtitles | لقد كان مختلفاً تماماً عما تخيلته أيضاً |
| Andy, Andy. Düşündüğümden daha iyiler. | Open Subtitles | . أندي , أندي . أنه أفضل مما قد تخيلته |
| Annem bir mimar, bu yüzden doğal olarak ilk düşündüğüm şey 2B kat planları kullanmak yerine 3B uzamda bir binayı planlamaktı. | TED | أمي مهندسة معمارية، إذا من الطبيعي أن أول ما تخيلته كان بسط بناء في فضاء ثلاثي الأبعاد بدل استعمال هذه المخططات ثنائية الأبعاد. |
| Herşey tam düşündüğüm gibiydi; | Open Subtitles | كل شيئ كان بالضبط كما تخيلته |
| Hiç de tahmin ettiğim gibi görünmüyorsunuz. Çok gençsiniz. | Open Subtitles | مظهرك لا يحاكي أبداً ما تخيلته أنت صغير جداً في السن |