"تدعنى" - Traduction Arabe en Turc

• izin vermiyorsun
• bırakma
• izin verme
• izin vermiyor

Beni eğlendiriyor. Okumama izin vermiyorsun, bari sen beni eğlendir.
لأنها تُسلينى, أنت لم تدعنى أقرأها لذا أنت سلينى بهرائك

Onun için okuyorum. Beni eğlendiriyor. Okumama izin vermiyorsun, bari sen beni eğlendir.
لأنها تُسلينى, أنت لم تدعنى أقرأها لذا أنت سلينى بهرائك

Hadi ama Max. Bana hiç izin vermiyorsun. Ben daha bitmedim.
أوه هيا يا ماكس أنت لن تدعنى أقوم بها أبدا

Güzel ya da çok akıllı değilim, lütfen beni yalnız bırakma.
أنا لست جميلة و لست ذكية أرجوك لا تدعنى وحيدة ثانيةً

Beni bırakma doktor.
لا تتركنى أيها الطبيب لا تدعنى أعود إلى هناك

- Sakın bozmama izin verme. - İçerisi çok sıcaktı. Birkaç dakika dışarı çıkayım dedim.
لا تدعنى أقاطعك إنها ساخنة جدا من الداخل

Tanrım, Iütfen bu iğrenç yerde ölmeme izin verme.
يا إلهى,لا تدعنى أموت فى هذا المكان الفظيع

Laktoz yüzünden Debbie dondurma yememe izin vermiyor.
ديبى لا تدعنى أتناول المثلجات لأن لدى حساسية

Elbise provası için Vera Wang'e onunla birlikte gitmeme bile izin vermiyor.
انها لم تدعنى اذهب معها لفيرا وانج

Seninle yapılacak tek iyi şey yemek ve zıçmak Ağzımı açmama bile izin vermiyorsun
الشىء الأفضل الوحيد الذى يجب فعله معك هو أكل الغائط، أنت لا تدعنى أفتح فمى

Neden benim halletmeme izin vermiyorsun?
لماذا لا تدعنى أتولى هذا؟ بعض الأولاد السعداء يأتون...

- Seni seviyorum. Neden izin vermiyorsun? - Sadece bir haftasonu.
أنا أحبك، لِم لا تدعنى آتى معك - إنها عطلة الأسبوع فقط -

O yüzden neden geçip gitmeme izin vermiyorsun?
اذا , لماذا لا تدعنى فقط أعبر ؟

- Neden DNA örneği almamıza izin vermiyorsun?
لماذا لا تدعنى نأخذ عينة من حمضك النووي

Tamam, ama bir dahaki sefere beni tahmin yürütmek zorunda bırakma, tamam mı?
حسنا , لكن لا تدعنى أخمن المرة القادمة , حسنا ؟

Çok tatlısın. Beni sakın bırakma.
انت جميلة جدا لا تدعنى أذهب

Tanrım, lütfen, ölmeme izin verme. - lütfen , Tanrım, ölmeme izin verme.
أرجوك يا ربى لا تدعنى أموت أرجوك يا ربى لا تدعنى أموت

Lütfen, Tanrım bugün ölmeme izin verme. - Ben iyiyim!
يا رب,ارجوك لا تدعنى امت اليوم

Yalan söyleyerek gitmekten kurtulmamıza Audrey izin vermiyor.
و (اودرى) لن تدعنى اخبرهم بكذبة لعدم الذهاب