Gün boyunca kötüye giden hava koşulları beklenmeyen bir insan etkisiyle daha da karmaşık bir hal aldı. | Open Subtitles | احوال الطقس تدهورت تعقدت الآن بسبب عامل بشري غير متوقع |
Ve daha da kötüye gidiyor. Şu binaları geçtiğiniz zaman... | Open Subtitles | وقد تدهورت إلى الأسوء , لذا حينما تعبر بين هذه المبانى |
Korkarım ki, sağlığım artık düzeltilemeyecek kadar bozuldu. | Open Subtitles | أخشى بأن صحتي قد تدهورت كثيرا على الدعاء |
Kamyon bozuldu. Arazide kaldık. | Open Subtitles | المركبة تدهورت انقطعت بنا السبل في الاراضي الوعرة |
En iyisinden; kötüye gitmiş 40 yıllık bir aşk kurcalanarak bozulmuş bir uçak, istekli bir görgü tanığı ve kafasını kapıdan bile uzatsa onu tutuklamanın güzelliği. | Open Subtitles | ذهبية.. علاقة لمدة 40 عاماً تدهورت وطائرة تم التلاعب بها.. و شاهد متحمس و فرضة مثيرة لإلقاء القبض عليها مجدداً إن أظهرت وجهها خارج المنزل. |
Zamanla bozuldular ve SUÇ ile ŞİDDETİN yuvası haline geldiler. | Open Subtitles | تدهورت وأصبحت أرضاً خصبة للجريمة و العنف |
Hastanın durumu daha da kötüleşirse ömür boyu doktorluk yapamayabilirsin. | Open Subtitles | ،إذا تدهورت حالة المريضة يُمكن أن تفقدي رخصتك للأبد |
Kalbi hâlâ atıyor ama durumu kötüye giderse böyle bir durumda nasıl bir tepki vereceğini bilemeyiz. | Open Subtitles | قلبه ما زال ينبض و لكن إذا تدهورت حالته الصحيّة لن يكون هناك أيّة طريقة لمعرفة ردّة فعله لسلسلة أخرى من هذا القبيل |
First Lady sabah erken saatlerde buradan ayrıldı. Annesinin sağlık durumu son günlerde kötüye gidiyor. | Open Subtitles | السيدة الأولى غادرت باكراً هذا الصباح لأن صحة والدتها تدهورت آخر بضعة أيام |
Fakat çavuşun durumu kötüye giderse 4 saatten az zamanı var. | Open Subtitles | ولكن اذا تدهورت حالة الرقيب... .. فسيكون لدينا اقل من اربع ساعات |
Ayrıldığımızdan beridir hayatımın kötüye doğru gittiğini hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر أن حياتي تدهورت منذ انفصالنا |
Ondan sonra herşey daha kötüye gitti. Dah...daha çok içmeye başladı. | Open Subtitles | تدهورت الأمور منذ ذلك، بدأت تشرب أكثر |
(Gülüşmeler) Dürüst olacağım, bu andan sonra Dan'le ilişkim biraz bozuldu gibi, çünkü aldığım sonraki ileti şuydu: "İletiniz için teşekkürler - Dosya Numaranız ..." | TED | لأكون صريحاً معكم بعدها علاقتي مع دان تدهورت إلى حد ما، وكان ذلك بسبب البريد التالي الذي وصلني: "شكراً على رسائلك ، رقم القضية هو..." |
bozuldu, Lobo. | Open Subtitles | لقد تدهورت المركبه، لوبو |
Yeni mi bozuldu? | Open Subtitles | لقد تدهورت فقط! ؟ |
Baltimore'a kızlarını ziyarete giderken yolda bozulmuş. | Open Subtitles | كانوا في طريقهم لزيارة إبنتهم في " بالتيمور " عندما تدهورت حالتها |
Zamanla bozulmuş. | Open Subtitles | تدهورت مع الوقت، لكن... |
- Feci halde bozuldular. | Open Subtitles | - تدهورت جميعها كثيرا. |
Yapma be dostum, ben sadece işler kötüleşirse bize... | Open Subtitles | ويحك يا صاح ، كنت أعلمه فقط إذا ما تدهورت الأحوال |
Durumu kötüleşirse onu çıkar. | Open Subtitles | إذا تدهورت حالته ، أخرجه |