toplamaya başladım. Sonra babam beni cumartesileri bir hurda metal geri dönüşümcüsüne götürürdü ve ben de paramı alırdım. Bunun muhteşem olduğunu düşünüyordum. | TED | لكي يقود بي والدي يوم السبت الى مصنع تدوير النحاس . .. لكي ابيعها واحصل على مالي والذي كنت اعتبره امرا رائعاً .. |
Her neyse, diyordum ki insanlar teneke kutuları geri dönüştürüyor, ...kağıtları dönüştürüyor. | Open Subtitles | على أي حال ، مثلما كنت أقول هناك إعادة تدوير لعلب الجعة |
Sandalyeler: geri dönüştürüldü ve geri dönüşümlü. | TED | الكراسي: ناتجة من إعادة تدوير وممكن إعادة تدويرها. |
Sonunda New York Recycle'ın işi nasıl becerdiğini anladığını söyledi. | Open Subtitles | قال أنّه اكتشف أخيراً كيف نجحت "نيويورك لإعادة تدوير المحذوفات". |
Benzer bir yaklaşım, kadranı kırmızı olduğu sürece çevirmek ve sonra durdurmak olacaktır. | TED | وبشكل مماثل، الفرع البديل سوف يكون تدوير القرص حيث يبقى لونه أحمر، ثم توقف. |
Gazın yeniden dönüşüme uğradığı bütün ekosistemleri görebiliriz. | TED | نرى أنظمة بيئية بكاملها يعاد فيها تدوير الغاز |
Şişe çevirmece ya da cennette yedi dakika gibi şeyler... | Open Subtitles | تدوير الزجاجة او سبع دقائق في الجنة او ما شابه |
Ve bunu da geri dönüştürüp tuvaletler için kullanmak istiyorum, belki el yıkamak için, bilemiyorum. | TED | وفي النهاية أريد أعادة تدوير ذلك، وأعادته لدورات المياه، ربما لغسيل الأيدي به، لا أعلم. |
İşte burdaki ana fikir reset tuşuna basmak ve ekolojiyi bir zamanlar canlandırıcı temizleyici ve üretken olduğu döneme geri getirmekti. | TED | عليه الفكرة الأساسية هنا كانت اعادة تدوير الحياة وتجديد الإيكولوجية على مر الزمن وكان هذا التجدد والتنظيف والإنتاج |
Bildiğiniz gibi doğa muhteşem bir geri dönüştürücü. | TED | الآن، كما تعلمون، الطبيعة هي مُعِيدُ تدوير مدهش. |
İşlem, metal geri dönüştürücülerin atıkları çok küçük parçalara bölmesiyle başlar. | TED | تبدأ العملية من معيدي تدوير المعادن الذين يقومون بتقطيع أشياءنا لقطع صغيرة |
En yenilikçi ya da yaratıcı endüstri olarak bilinmese de ürünlerinin geri dönüşümü konusunda fazlasıyla iyiler. | TED | لا تُعرف دائمًا كأكثر الصناعات ابتكارية أو إبداعية، ولكن اتضح، بأنها متفوقة جدًا، جدًا في إعادة تدوير منتجاتها. |
Çünkü tekrar kullanım ve geri dönüştürmeyi düşünürsek metal, cam gibi şeyler istediğiniz kadar çok geri dönüştürülebilir. | TED | لأننا عندما نفكر في إعادة استخدام وتدوير المعادن والزجاج، يمكن إعادة تدوير مثل هذه الأشياء عدة مرات كما تريدون. |
Cihazın geri kalanı da geri dönüşümlü olabilirse, o zaman tamamen yukarı dönüşümlü olacak. | TED | وإذا كان بالامكان إعادة تدوير بقية الأجهزة بالكامل، فستكون أجهزة جديدة تمامًا. |
Bu da New York Recycle'daki hayali kimlik ile oluşturulmuş iş kaydınız. Yeni bir başlangıç gibisi yoktur. | Open Subtitles | وهذا هو سجلّ التوظيف في "نيويورك لإعادة تدوير المُخلفات". |
Başkan, cinayetten tutuklandı. Çevre Koruma Dairesi, New York Recycle'ı kapatıyor. | Open Subtitles | "وكالة حماية البيئة تغلق شركة نيويورك لإعادة تدوير المُخلفات." |
Ve takılıp kaldığımda başka bir şey yapmak müzik dinlemek, sopa çevirmek, başka şeyler hakkında konuşmak bana yardımcı olur. | Open Subtitles | وعندما أكون عالق، فعل شيئ آخر يساعدني.. الإستماع للموسيقى، تدوير هراوة، التكلم عن شيء آخر. |
Eski haftalık Mimarlık Bültenlerini geri dönüşüme atıyorum. | Open Subtitles | سأعيد تدوير مجلاتك القديمة من الهندسة المعمارية |
12 yaşında şişe çevirmece oynarken kaçıp gittiğimde orada mıydınız? | Open Subtitles | - هل كنتم في "حفلة "تدوير القنينة عندما ركضت للخارج عندما كنت في 12 من العمر؟ - لأنني كنت |
Alt tarafı bi teneke kutu. Hem ne zamandır geri dönüşümle uğraşıyorsun ki? | Open Subtitles | لقد كانت عُلبة ومنذُ متى و أنتَ تُعيد تدوير الأشياء؟ |
Ben de yapıyorum. Yıpranmış eski binaları ışıl ışıl yenilerine dönüştürüyorum. | Open Subtitles | أنا أدُور الاشياء, أنا أعيد تدوير البنايات القديمة الصدئة واحولها الى بناياتٌ جديدة ولماعة |
Bunun yerine, hava akciğerlere geri döndürülerek bir kez daha ses çıkarıyor. | TED | بدلًا من ذلك، يتم إعادة تدوير الهواء إلى الرئتين مما يصدر الصوت مرة أخرى. |