| Benim gibi sen de kendini borçlu hissediyorsun ama çocuk değil artık, senin de değil. | Open Subtitles | تشعرين أنك تدينين له بشيء أنا ايضا ، لكن ليس بطفل، أو ولدك |
| Hayır, borçlu değilsin. Şimdi peşini bırak bu işin. | Open Subtitles | لا ، لا تدينين له عليك ترك الامر |
| Onu bu kadar korumanı gerektirecek bir şey borçlu değilsin. | Open Subtitles | أنت لا تدينين له بشيء وأقل شيء حمايتك |
| Ona yaz. Carlisle'la olan planlarından bahset. Bunu ona borçlusun. | Open Subtitles | اكتبي له وأخبريه بخططك مع كارلايل فأنتي تدينين له بهذا |
| Bunu ona borçlusun. Sadece biraz daha zaman ver. | Open Subtitles | أنت تدينين له بذلك, القليل من الوقت |
| - Her ne ise sadakat veya başka bir şey borçlu olmadığın birisi için kendini riske attığını görmekten hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | (لم يكن ليفعل شيء (لأماندا - حسناً، اياً كان - لا احب ان اراكي تضعين نفسك في خطر لشخص لا تدينين له بالولاء علي الاطلاق |
| borçlu olmanın hiçbir önemi yok. | Open Subtitles | إنه لا يهم كم تدينين له. |
| Ona bir şey borçlu olduğunu sanmıyorum. Ne demek o? | Open Subtitles | أنت لا تدينين له بشيء |
| Ona hiçbir şey borçlu değilsin. | Open Subtitles | لا تدينين له بأي شيئ |
| O senin kardeşin Chelsea. Bu kadarını borçlu değil misin ona? | Open Subtitles | إنه شقيقك يا (تشيلسي) ألا تدينين له بذلك على الأقل؟ |
| Eğer Jake, McKinley Glee Erkekleri takvimi için soyunacak kadar cesursa senin de aynı nezaketi borçlu olduğunu düşünmüyor musun? | Open Subtitles | إذا (جايك) شجاع كفاية لخلع قميصه لأجل نادي الغناء. مذكرة رجال (ميكنلي)، ألا تظنين أنكِ تدينين له بنفس المقدار من الإحترام؟ |
| Ona bunu borçlu değilsin. | Open Subtitles | ! لا تدينين له بهذا |
| Ona böyle bir şey borçlu değilsin. | Open Subtitles | ! لا تدينين له بهذا |
| borçlu muydun? | Open Subtitles | تدينين له ؟ ؟ |
| ona borçlusun. | Open Subtitles | أنتِ تدينين له |