"تساوم" - Traduction Arabe en Turc

• pazarlık

Kadın gibi pazarlık yapıyorsun. 5,000 bitli dolara razı olup kendini kanuna satıyorsun.
وأنت تساوم كامرأة وينتهي بك الأمر بالحصول على خمسة آلاف دولار فقط

Ama Ridley'in bilmediği şey, hükümetin, araştırma bilgileri için Barnett'le pazarlık halinde olduğu.
ما لا يعرفه " ريدلى " أن حكومتنا تساوم " بارنيت " لشرائه

pazarlık yapmalısınız. Seçim yaklaşıyor.
عليك أن تساوم بذكاء الانتخابات على الأبواب

Müzakere etmeden, pazarlık etmeden. Poliklinik saati vermeden.
لا تفاوض، لا تساوم لا مقايضة لساعات العمل العياديّة

pazarlık etmek yetişkin olmanın bir parçasıdır.
ان تساوم جزء من كونك بالغ هذه اربعون

Onu öldüremezsin. Yoksa, elinde pazarlık edecek bir kozun kalmaz.
-لن تقوم بقتلها ليس و بينما أنت تساوم بها

Adamım, çok sıkı pazarlık yapıyorsun.
ياصاح , أنت تساوم على الصفقة بقوة

Markette satıcıyla pazarlık yapan bir kadın var.
هناك إمرأة في المحل تساوم البائع

Böyle pazarlık edemezsin hele ki bütün krallık böylesine bir tehlike içindeyken.
لا تستطيع أن تساوم هكذا. -ليس و مملكتكَ بأسرها في خطر .

Sıkı pazarlık yapıyorsunuz Kaptan Morgan.
أنت تساوم بشروط صعبة ياكابتن "مورقان"

Zeyna, ulusların yok edicisinin, pazarlık eder olduğu pek bilinmiyor.
زينا)، مدمرة الأمم، ليس معروفاً عنها أنها تساوم)

Ve sen 100 pound için pazarlık ediyorsun.
انك تساوم ب 100 جنيه

Tanrı'yla pazarlık yapamazsınız.
لا يمكنك أن تساوم مع الله

Emily'i pazarlık konusu yapamazdım.
إيميلي ما كانت تساوم رقاقة.

Tamam işte, pazarlık avı.
. هناك حيث تذهب, تساوم علي الصيد .!

- İyi pazarlık yapıyorsunuz, Bay Grimes.
أنت تساوم بعصوبه "يا سيد "جرايمز

Hayatın için pazarlık mı yapıyorsun?
هل تساوم على حياتك؟

Ruhlar için pazarlık ederken... Seni izledim.
و أنت تساوم علي النفوس كساحر رخيص...