| Donanma Terörle Mücadele istihbaratında son birkaç aydır sızıntı oluyordu. | Open Subtitles | إستخبارات البحرية المضادة للإرهاب عانت من تسريب خلال الشهور الماضية. |
| Ekibinin içinde muhtemel bir sızıntı var işte bu yüzden benim ofisimde görüşmeliyiz. | Open Subtitles | ثمة تسريب معلوماتٍ محتمل داخل طاقمك ولهذا علينا أن نناقش هذا في مكتبي |
| Her şeyi tecrit durumuna almalıyız. Kurumun içinden sızıntı olabilir. | Open Subtitles | يجب أن نقفل على كل شيء ربما لدينا تسريب معلومات |
| Müteahhitim de aldığım kahrolası binada gaz sızıntısı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | مقاولي اخبرني ان لديّ تسريب غاز في المبنى الذي اشتريه |
| Gizli bilgileri sızdırmak vatan hainliği olarak kabul edilebilir. | Open Subtitles | يمكن النظر في أن تسريب المعلومات السرية يعتبر خيانة |
| Bu arada yanağımdaki gözyaşı değil. Tavanım su sızdırıyor. | Open Subtitles | و تلك ليست دمعة التي على خدي فهي قطرة من تسريب الماء الذي في السقف |
| Alt tarafı bir sızıntı. Yarın tamir ettiririm. | Open Subtitles | ربما هناك تسريب تحت الارض سأباشر على تصليحها في الصباح |
| Teşekkürler fakat yatak odasının tavanında bir sızıntı var. | Open Subtitles | شكراً لك ، لكن في الحقيقة لدي تسريب بسقف حجرة نومي |
| Bu bir sızıntı bile olmayabilir. Su taşkını ya da başka bir şey de olabilir. | Open Subtitles | أتعرف ، ربما لم يكن تسريب ربما كانت مياه فائضة أو شيئاً |
| - O da var. Daha sonra tanık cinayetinde sızıntı. Bu da onun dükkanındaydı, değil mi? | Open Subtitles | حسنا ، ثم تسريب مقتل الشاهد دائرتُك هي مصدرها أيضا ، صحيح ؟ |
| Yani, Cinayet bölümünden ölü tanıkla ilgili sızıntı olmuşsa detektif azliyle ilgili niye olmasın? | Open Subtitles | أقصد ، إن تم تسريب مقتل الشاهد ما الداعي لتسريب تنحيتنا للمحقق ؟ |
| Sanırım bir sızıntı olması imkânını düşünmeliyiz. | Open Subtitles | أعتقد أنه يجب أن نأخذ في الاعتبار أن لدينا تسريب |
| Sırf siz sızıntı olduğunu kabul etmeyecek kadar gururlusunuz diye katillere yem olamam. | Open Subtitles | لن أسمح لكي بالتحكم بي لأن كبريائك لا يسمح لك بالإعتراف أن لديك تسريب للمعلومات |
| Veri sızıntısı olmayacak. Kesinlikle ben yapmadıktan sonra hiçbir şey yayınlanmayacak. | Open Subtitles | ممنوع تسريب البيانات، وبالقطع لن يتم نشر شيء إلا عن طريقي |
| - Bilgi sızıntısı olursa içeri atılacaklar sadece onlar olmayacak. | Open Subtitles | سيكونون نصف من لن يتم سجنهم لو تمّ تسريب المعلومات. |
| Bu adam, ahbabı olan suçlulara bilgi sızdırmak üzerine şirket kuran azılı bir suçlu. | Open Subtitles | تسريب الملفات كانت تشير لريدينتون هذا الرجل مجرم يغتنم الفرصة مهما كانت رجل لديه العديد من المصادر |
| Ya birisi bilgi sızdırıyor, ya da katil basınla iletişimde, şekerim. | Open Subtitles | أما أن يكون لدينا تسريب يا حبيبي أو أن القاتل يتحدث للصحافة |
| Soğutucuda kaçak var galiba, bulmak için biraz zaman lazım. | Open Subtitles | لابد بوجود تسريب في التبريد أحتاج لبعض الوقت للعثور عليه |
| Burada muhtelemen karbon monoksit kaçağı var. | Open Subtitles | من المحتمل أن يكون هناك تسريب لغاز أول اكسيد الكربون |
| sızdıran borular var. | Open Subtitles | أجل ، أنابيب المياة بها تسريب لكنالجانبالمشرق.. |
| Cape Town sızan borulardan suyunun 1/3'ünü kaybediyor. | TED | تخسر كيب تاون ثلث مياهها بسبب تسريب الأنابيب. |
| Evet, internette her yere seks kaseti sızdırılmış. | Open Subtitles | نعم، تم تسريب فيديو إيباحي إنتشر على شبكة الانترنت |
| Sinir gazı hakkında en ufak bir sızdırma yapamayız. | Open Subtitles | ولا يمكننا تسريب المعلومات بشأن غاز الأعصاب |
| Andrew Nichols'ın uyuşturucu kullanması hakkındaki hikayeyi sızdırdı. | Open Subtitles | يحاول تسريب قصة عن إدمان آندرو نيكولز للمخدرات |
| köstebek bizden aldığı bilgileri iletmiş olmalı. Bizden önce geldiler. | Open Subtitles | لقد تم تسريب المعلومة بوجودهم هنا |
| Şuan petrol sızıntısına odaklanmamız gerekir. | Open Subtitles | حسناً، هذا مبكراً، الآن إننا بحاجة .أن نركز على تسريب النفط |
| Benzin sızıyor olmasın? | Open Subtitles | هل انت متاكد انه لا يوجد تسريب في البنزين |
| Hakkımda bilgi sızarsa diğerleri perişan olur. | Open Subtitles | سينكشف أمر الاخيرين إذا حصل أي تسريب للمعلومات عني |