Kendini kötü hissetme. | Open Subtitles | لا تشعر بالسوء ليس هناك رجل الذي لا يمكن طرحه |
Orada olduğum için kötü hissetme kendini. Unutmaya çalış. | Open Subtitles | ،لا تشعر بالسوء لما حدث بالأعلى هذه هي طبيعته |
Senden nefret ettiği için kötü hissediyor. | Open Subtitles | إنّها تشعر بالسوء أنّها كانت تبغضك. |
Hata yaptığın için kötü hissetmen gerekmez. Onunla aramızdaki fark bu işte. | Open Subtitles | يفترض أن تشعر بالسوء لأنه خطأ هذا الفارق بيني و بينه |
Muhtemelen Dr. Brennan'ın bulduğu tümörü gözden kaçırdığın için kötü hissediyorsun. | Open Subtitles | ربما لأنك تشعر بالسوء أن الدكتورة برينن وجدت آثار ورم لم ترها أنت |
O kadar Üzülme canım. Geçen sene kız arkadaşını öldürmeye kalkmıştı. | Open Subtitles | حاول ألا تشعر بالسوء جداً فقد حاولت قتلك وحبيبتك العام الماضي |
Ama benim için kötü hissetmeni istemiyorum. | Open Subtitles | ولكن لا أريدك أن تشعر بالسوء تجاهي. إن أمكننا فتح صفحة جديدة. |
Onun hafta sonunu mahvettiğin için kötü hissetmiyor musun? | Open Subtitles | . ألا تشعر بالسوء تجاه كل شئ بسبب تَخريب عطلتها؟ |
Tamam adamım. Üzgünüm. Seni kötü hissettirmek istememiştim. | Open Subtitles | حسناً أنا اسف لم أقصد أن اجعلك تشعر بالسوء |
Light'in bu sırrını saklayalım. Bu Misa'nın kendini kötü hissetmesine neden olsa bile. | Open Subtitles | لنبقي ذلك سراً عن (لايت) ، غلى الرغم من أن ذلك يجعل (ميسا) تشعر بالسوء |
Kendini kötü hissetme Leonard, olumsuz de olsa sonuç, sonuçtur. | Open Subtitles | لا تشعر بالسوء "لينورد" ،النتائج السلبية هي نتائج بأي حال |
Kendini kötü hissetme. Ben de bir şey bulamadım. | Open Subtitles | حسنٌ, لا تشعر بالسوء واصل المحاولة وأنا معك |
Beni altına götürecek olan sendin. Kendini kötü hissetme. | Open Subtitles | كان أنتَ من قادني إلى الذهب لا تشعر بالسوء |
ama...kötü hissetme ufaklık senin yaşında patlama yapan sanatçılar özel yetenekler. | Open Subtitles | لا تشعر بالسوء, يافتى. الفنانون الذين ينجحون في عمرك، لديهم طريقة معينة. |
Kendini kötü hissetme. Sadece çok yorgunum. | Open Subtitles | ، لا تشعر بالسوء أنا فقط مُتعبٌ كثيرا |
Aldattı. kötü hissediyor ama. | Open Subtitles | أجل تشعر بالسوء حيال ذلك أعتقد |
İnsanlar hata yapar. kötü hissediyor... | Open Subtitles | الكل يُخطئ ، إنها تشعر بالسوء |
Sadece o mektubu yazmanın hoş bir şey olduğunu düşündüm ve bu konuda kötü hissetmen gerekmediğini söylemek istedim. | Open Subtitles | ظننتُ فقط كان لطيفاً منكَ أن تكتب هذه الرسالة وأردتُ إخباركَ بأنّه ليس عليكَ أن تشعر بالسوء |
Evet, arkadaşın kötü hissettiğinde onlar için kötü hissetmen gibi bir şey. | Open Subtitles | نعم ، مثل ان صديقك يشعر بالسوء ، عندها انت تشعر بالسوء من أجلهم |
Bu yüzden kötü hissetmiyorsun. Söyledikten sonra çekip gitmeme izin verdiğin için kötü hissediyorsun. | Open Subtitles | هذا ليس سبب شعورك بالسوء ، أنت تشعر بالسوء لأنك بعد أن قلتها تركتني أبتعد |
Biliyorum şu anda kendin için kötü hissediyorsun. | Open Subtitles | أعرف ذلك أنت تشعر بالسوء تجاه نفسك الآن. |
Hiç Üzülme. Sonuçta ben de Luke Ansiklopedisi sayılmam. | Open Subtitles | حسناً ، لا تشعر بالسوء فليس من المفترض أن تكون موسوعة تعرف كل الأمور |
İnan ya da inanma, bunu ben yaptım çünkü kendini kötü hissetmeni istemedim. | Open Subtitles | لأني لم أرد ان أجعلك تشعر بالسوء نحو نفسك |
Doğumgünün unuttuğumuz için kendini kötü hissetmiyor musun? | Open Subtitles | -أمي ألا تشعر بالسوء أننا نسينا عيد ميلادها؟ |
Onunla karşılaşıp onu şu an olduğundan daha kötü hissettirmek istemiyorum. | Open Subtitles | انا لا اريد ان اواجهها و اجعلها تشعر بالسوء اكثر مما تشعر بالفعل |
Light'in bu sırrını saklayalım. Bu Misa'nın kendini kötü hissetmesine neden olsa bile. | Open Subtitles | لنبقي ذلك سراً عن (لايت) ، غلى الرغم من أن ذلك يجعل (ميسا) تشعر بالسوء |
Hazır değilseniz de kendinizi kötü hissetmeyin. Dışarıda mümkün olduğu kadar çok insana ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | لا تشعر بالسوء إذا كنت غير مستعد للإعتقال يمكننا أن نجد غيرك كثيرين فى الخارج |