| Özgürlük için mücadele etmek yerine motor mu tamir edeceksin? | Open Subtitles | أليس كذلك تصلح المحركات بدلاً من الكفاح من أجل الحرية |
| Şu lanet pasta dolabını tamir ettirmeni kaç kez daha söylemem gerekiyor? | Open Subtitles | وكم مرة يجب أن أطلب منك أن تصلح ثلاجة الفطائر اللعينة هاته؟ |
| Okula gitmeden önce, verandanın altındaki ızgarayı tamir eder misin? | Open Subtitles | أيمكنك أن تصلح الشبك أسفل الشرفة قبل أن تذهب للمدرسة؟ |
| O zaman soru şu, bu gezegenlerin ne kadarı yaşam için gerçekten uygun? | TED | و السؤال هو، ما النسبة من بين هذه الكواكب التي تصلح فعلا للحياة؟ |
| Bu fikirle içine ettiklerimizi düzeltmek üzere yeni bir teknoloji doğacak. | TED | وسوف تأتي تكنولوجيا جديدة تصلح هذا الفساد الذي يحدث اليوم في حق الطبيعة |
| Dolayısıyla bu seviyeler en az bir haftaya kadar tamir olmayacak. | Open Subtitles | إذن هذه الأقسام لن تصلح بشكل تام قبل أسبوع على الأقل |
| kırık bir tekerleğin nasıl tamir edileceğini bilmediğini tahmin ediyorum, değil mi? | Open Subtitles | أفترض أنك لا تعرف كيف تصلح عجلة مكسورة ؟ |
| Babam gene bir şeyi tamir etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | أنت لم تعد تحاول أن تصلح شيئاً آخر ، يا والدي |
| Şu aleti tamir ettirmelisin. Geri döndük ve şifreyi aldık. | Open Subtitles | يجب أن تصلح هذا الشئ، لقد عدنا و لقد حصلنا على الرقم السرى |
| Mars Güvenlik Güçleri minimum güç kullanarak asayişi sağladı ve tesise verilen hasar saatler içerisinde tamir edildi. | Open Subtitles | رجال الجيش تسلموا أوامر باستخدام اقل قدر من العنف0000 وكل الخسائر فى المصنع الاستراتيجى تصلح خلال ساعات |
| Evde hiçbir şeyi tamir ettiremiyorum sana. | Open Subtitles | انا لا استطيع ان اجعلك تصلح اي شئ في المنزل |
| Hey Karl sanırım onu kırdım. Gelip bu lanet olası şeyi tamir eder misin? | Open Subtitles | كارل، أعتقد اني كسرته هل بإمكانك أَن تصلح هذا الشيء الملعون؟ |
| Ama onu ekemem. Onun için tek uygun zaman bu hafta sonu. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أتخلى عنه، هذه عطلة نهاية الإسبوع الوحيدة التي تصلح. |
| Toplumun yüzde 25 veya 30'una uygun olmadığını gördük. | TED | لقد وجدنا أن مابين 25 إلى 30 بالمائة من السكان لا تصلح لهم هذه الطريقة. |
| Her birinize uygun olacak kişisel minimal hizmeti nasıl belirleriz? | TED | كيف يمكننا أن نضع خطوط عريضة شخصية لنرى أنواع العلاج التي تصلح لك بالذات؟ |
| Amerika tüm bunları düzeltmek için bir 50 yıl daha bekleyemez. | TED | أمريكا لا تستطيع الانتظار 50 سنة أخرى حتّى تصلح الوضع. |
| İşe yaramıyor ve çok boktan. Her zaman böyle söylüyorsun. | Open Subtitles | انها لا تصلح و بأنها سيئة أنت دائما تقول ذلك |
| Aranı düzeltmen gereken asıl insan Lux. | Open Subtitles | الشخص الذي يجب ان تصلح الامور معه هو لكس |
| Ne tartlar ne özürler bunu düzeltebilir. | Open Subtitles | إذا لا فطائر أو إعتذارات من الممكن أن تصلح هذا |
| Bunu düzeltmelisin. Her ne gerekiyorsa. | Open Subtitles | عليك أن تصلح هذا مهما تطلب الأمر |
| Kızım olacak yaşta. Farkındayım. Tam bana göre. | Open Subtitles | انها صغيرة بسن ابنتي انا اعلم ذلك , ولكنها تصلح لي |
| Klimayı tamir edecektin, kilise turunda değilsin. | Open Subtitles | من المفترض أن تصلح مركز التهوية لا أن تأخذ جولة |
| Sürekli dünyayı düzeltmekten bahsediyorsun. Aileni düzeltsen nasıI olur? | Open Subtitles | كل يوم تخبرني بأنك تصلح العالم لما لا تصلح عائلتك؟ |
| -Tam da işler yoluna giriyordu... | Open Subtitles | خارج عن عرادتي لما اخيرا كل شي تصلح بيننا |
| En iyisi düzelt bunu... | Open Subtitles | .. من الأفضل أن تصلح الأمر يا ذا أفضل مؤخرة كانت لديّ من قبل |
| Hayır. İstifanı istemiyorum. Bunu düzeltmeni istiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أريد لك أن تستقيل أريد منك أن تصلح هذا الأمر |
| Bu işi düzeltmeye çalışma. Ben senin vasinim ve dizginleri almam gerek. | Open Subtitles | . لا تحاول أن تصلح هذا الشئ ، يا ولدى . أنا ولى أمرك وأنا أصلح الأمور |