Özür dilerim. Bunun neresi çıkar çatışması değil anlamıyorum. | Open Subtitles | آسف, لا أفهم كيف لا يعد هذا تضارباً في المصالح |
Ayrıca önceliği bu olaya getirdiğinden beridir bir çıkar çatışması olduğu ortada. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أن ذلك يعتبر تضارباً في المصالح، بما أنك المحقق الذي يرأس هذا التحقيق |
Bay Wolfe, çıkar çatışması yaratmaya dikkat etmelisiniz. | Open Subtitles | سيد " وولف " عليك أن تكون حذراً بأن لا تصنع تضارباً في المصالح |
aa, hayır hayır bu çıkar çatışması olarak düşünülebilir. | Open Subtitles | -لا، لا، لا . تقديم الإستشارة لزملاء العمل قد يُعتبر تضارباً في المصالح. |
Bunu muazzam bir çıkar çatışması olarak fark etmediniz mi? | Open Subtitles | هل تعرف أن هذا يعد تضارباً للمصالح؟ |
Tutuklama emrini çıkaran Denver Polisi bunun çıkar çatışması yaratacağını düşünmüş. | Open Subtitles | شرطة "دنفر" هي من أصدرت مذكرة بحق اعتقاله . و قد شعروا بأنّك ثمثّل تضارباً بالمصالح |
Kredi derecelendirme kuruluşlarının ülkeler ve şirketler gibi müşterileri kendi kredi dereceleri için para ödüyorlar ve bu durum bariz bir şekilde çıkar çatışması meydana getiriyor. | TED | عملاء وكالات التصنيف هذه، كالبلدان أو الشركات، يدفعون من أجل تصنيفهم الخاص، و الواضح أن هذا ما يخلق تضارباً في المصالح . |
eğer Spencer ve Guster'ı kendi başına kiraladıysan, çıkar çatışması var demektir bu da disiplin tedbirleri aldıracaktır. | Open Subtitles | وإن اكتشفت بأنك وظفت (سبنسر) و(جاستر) وحدك سيمثل ذلك تضارباً بالمصالح وسيكون هناك تدابير تأديبية |
burada çıkar çatışması gibi bir şey söz konusu. çünkü sen onun kız arkadaşısın? | Open Subtitles | ماهناك , هو مثل "تضارباً في المصالح" |
..bir çıkar çatışması yaratacağını.. | Open Subtitles | ، سيخلقُ تضارباً بالمصالح |
Daniel'in düğününü ön plana almak çıkar çatışması yaratmıyor mu peki? | Open Subtitles | وتغطية زفاف (دانييل) لا يكون تضارباً للمصالح؟ |
Daniel'in düğününü ön plana almak çıkar çatışması yaratmıyor mu peki? | Open Subtitles | وتغطية زفاف (دانييل) لا يكون تضارباً للمصالح؟ |