"تظن أننا" - Traduction Arabe en Turc

• sanıyorsun
• düşünüyor
• Sence biz
• sanma
• sanıyor
• düşünmüyor
• düşündüren
• Sizce
• Sence de
• sanıyordun
• sandın

- Mal aşırmaktan adam asmazlar. - Bununla mı suçlanıyoruz sanıyorsun?
ــ إنهم لا ينفذون الإعدام للسرقة ــ هل تظن أننا محتجزان من أجل السرقة؟

Hayatım boyunca, burada birlikte kalacağımızı sanıyorsun.
هل حقاً تظن أننا سنبقى هنا معاً طوال حياتى ؟

Bugün çikolata konusunda büyük işler yaptığımızı düşünüyor olabilirsiniz ama Mezoamerikalılar bizi çoktan aşmıştı.
إذا كنت تظن أننا نعطي للشوكولاتة أهمية كبيرة اليوم، فقد سبقنا في ذلك سكان وسط أمريكا.

Annemizin ruhunu gördüğümüzü düşünüyor, annesi hakkında onunla konuşmamızı istiyor.
انها تظن أننا نرى شبح أمنا و تريدنا أن نسألها عن أمها

Baksana. Sence biz battaniye miyiz ki bizi böyle güneşin altında bırakıyorsun?
استمع, هل تظن أننا بطانيات بتركنا تحت الشمس؟

Yani- - Ama sakın seninle hemen yatağa atlayacağımı filan sanma. - Hayır.
لكن لا تندفع بالتفكير و تظن أننا سنقفز إلى السرير أو ما شابه

Dino Ana bizi çocukları sanıyor. Şimdi bırakıp gidersek ayıp olur, değil mi?
فالأم الديناصورة تظن أننا أطفالها ومن الوقاحة أن نتركها، صحيح ؟

En azından bir fark yaratmaya çalışmamız gerektiğini düşünmüyor musun?
ألا تظن أننا يجب على الأقل أن نحاول أن نحدث تغييراً؟

Bizim yardımcı olabileceğimizi düşündüren ne sana?
ما الذي يجعلك تظن أننا قادرون على المساعدة ؟

Hayır, sen İngiltere'ye dönebileceğimizi sanıyorsun.
كوني عاطفياً للغاية ؟ أن تظن أننا سنتمكن من العودة إلى إنجلترا

Hey, doğruya doğru. Ne diye oraya doğru gittiğimizi sanıyorsun?
أنا أتكلم بشكل مباشر ، لما تظن أننا متجهون إلى هناك في المقام الأول ؟

Gidiyoruz zaten. Burada ne yapıyoruz sanıyorsun?
نحنُ كذلك ،، ما الذي تظن أننا نفعلهُ هنا؟

Babanla benim esrar içmediğimizi mi sanıyorsun?
هل تظن أننا لم ندخن الحشيش من قبل، أنا ووالدك؟

O yaşıyor olsaydı ona gitmeyeceğimizi mi sanıyorsun?
لو كان على قيد الحياة، لا تظن أننا قد نرسل إليه؟ لقد ذهب.

Hâlâ evrim zincirinde maymunlardan üstte olduğumuzu düşünüyor musun?
أمازلت تظن أننا اعلى من القرود في سلسله التطور؟

Kedi bu evde yeterince et yemediğimizi düşünüyor.
والقطه تظن أننا لا ناكل جيدا فى هذا المنزل

Bu deşiciyi yakalayabileceğimizi düşünüyor musun gerçekten?
هل حقاً تظن أننا سنمسك حاصد الأرواح هذا ؟

Kaka, Sence biz ne zaman Süpermen'in yanına gideriz?
كاكا , متى تظن أننا سنصل إلى سوبرمان

Chandler, Sence biz ilişkimiz hakkında yeterince konuşuyor muyuz?
(تشاندلر)، هل تظن أننا نتكلم عن علاقتنا بما يكفي؟

Son gelişinde sokak lambalarının düzeltildiğini görmedik sanma.
لا تظن أننا لم نلاحظ إصلاح أضواء الشارع بعد يوم من أن ذكرناه لك في المرة الأخيرة.

Sinagogdayız, tanrı aşkına. Sinagogda başımız ne kadar belaya girebilir sanıyor?
نحن بالمبعد بحقِ الجحيم لأي مدى تظن أننا ستتورط في المتاعب هنا؟

Tüm o yaşadığı her şeyden sonra ona bunu borçlu olduğumuzu düşünmüyor musun?
بعد كل ما مرّ به ألا تظن أننا ندين بهذا له ؟

Sizi asacağımızı düşündüren nedir?
ما الذي يجعلك تظن أننا سنشنقك؟

Sizce suikastçıyı bulmak için değilse neden ona gönderildik?
لماذا تظن أننا كلفنا بحمايتها إن لم يكن لإيجاد القاتل؟

Sence de son ana kadar iyi olması gerekmez mi?
لا تظن أننا يجب أن الاستفادة القصوى من هذا الوقت ؟

Neden biz burada pezevenk peşindeyken onun ofiste patronla sıkı fıkı olduğunu sanıyordun ki?
لم تظن أننا هنا نطارد القوادين بينما تتواجد هي في القسم تتملق إلى الرئيس

Lihtenştayn'daki banka hesabından haberimiz olmadığını mı sandın?
لم تكن تظن أننا نعلم بأمرحسابك البنكي في ليشتنشتاين.