İyiyim. Birbirine çöp muamelesi yapan böceklere sempati besleyecek değilim. | Open Subtitles | لا تقلق، لا أُكنّ تعاطف لحشرات .ينعتون بعضهم البعض بالحثالة |
Fakat sana zarar vermek isteyen hiçbir mahluka zerre kadar sempati duyamam. | Open Subtitles | ولكن لا يخاجلني ذرة تعاطف لأي من تلك المخلوقات التي تقصد إيذائكِ |
Sizden biraz olsun merhamet görene kadar buradan gideceğimi sanmıyorum. | Open Subtitles | مش هاقدر أمشي قبل ما أحس بشوية تعاطف من ناحيتك |
Onlari geri vuracagiz. Suan butun dunyanin sempatisini kazandik, bu bir... onurdur. | Open Subtitles | يجب أن نتراجع , لدينا تعاطف العالم بأجمعه في هذا الوقت .. |
Cep telefonu, yapılmış en büyük dikkat dağıtıcı ve bunun varlığında empati ve güven oluşturmak çok zor. | TED | إنه أكثر جاذب للإلهاء، لم يوجد مثله قط، ومن العسير جدًّا خلق تعاطف وثقة في وجوده. |
Şimdi de fazladan birkaç sempati puanı topluyorum | TED | وغالبا ما احصل على تعاطف الجمبع, اليس كذلك؟ |
Diğer yandan, televizyon yazarlarına sempati olsun diye, TV blog'cuları da greve gidiyor. | TED | وفي تلك الأثناء يضرب أيضا معدي البرامج التلفزيونية في تعاطف مع كتاب النصوص في التلفزيون. |
Son sempati kartınızı aldıktan ya da son sıcak yemeğinizden çok sonra. | TED | بعد فترة طويلة من حصولك على آخر بطاقة تعاطف أو آخر طبق ساخن. |
Onlarla yatağa giren Almanlara karşı hiçbir sempati beslemiyorum. | Open Subtitles | ليس لدي أي تعاطف مع الألمان الذين تسلق في السرير مع أفراد القبيلة. |
Bayan Florrick için mikro seviyede bir sempati hissedildi. | Open Subtitles | لقد اظهروا علامات تعاطف مع السيدة. فلوريك |
Ve aklımı bulandıran, Treadwell in şimdiye kadar çektiği tüm ayıların yüzünde, hiç bir yakınlık, anlayış, merhamet görmedim. | Open Subtitles | ما يؤرق لي هو أنه, في أي من الدببة التي صورها ثريدويل, أنا لم أرى أي تقارب او تعاطف |
Bugün ne kadar merhamet gösterirsen akşam kendine o kadar çok toplayacaksın. | Open Subtitles | كلما أظهرت رحمةً و تعاطف اليوم كلّما قمتَ بجمع ما تبغاه لنفسك |
Yani, merhamet, diğerlerinin duygularını hissetmek anlamına geliyor, ve insan dediğin aslında merhamettir. | TED | اذا, فالتعاطف يعني ان تشعر بشعور الاخرين . و البشرية هي في الحقيقة تعاطف |
Eğer Fransızların sempatisini kazanmak istersek Beaumont çok hasta bir adam olmalıdır. | Open Subtitles | إذا كنا نريد الحصول على تعاطف الفرنسيين يجب أن يكون بومون رجل مريض نفسيا جدا |
-Bu jürinin sempatisini kazanmayacaktır. -Artık tavsiyeye ihtiyacın yok mu? | Open Subtitles | تعلمي إذن لا أمل في اكتساب تعاطف هيئة المحكمة |
Jurinin sempatisini kazanma idmanı mı yapıyorsun? | Open Subtitles | هل تتدرب حتى تحصل على تعاطف هيئة المحلفين؟ |
İnsanlar bunu gördüklerinde umuyorum ki kaldırım ve çadırlarda yaşayan insanlarla empati kuracaklar ve neden kamu alanlarımız bizi empati kurmaya ve bu insanları barındırmaya başlamasın? | TED | وعندما يرى الناس ذلك، آمَل، أن سيكون لديهم تعاطف للأشخاص تحت الطرق السريعة والخيام، ولماذا لا يُمكن للأماكننا العامة أن تأويهم وتجبرنا على أن نكون متعاطفين؟ |
Çevrimiçi, şefkat açığımız var, bir empati krizi içerisindeyiz. | TED | على الإنترنت لدينا عجز في مستوى الرحمة و أزمة تعاطف. |
Bunlar rüyaydı. O çocuk aslında bir ters empat. Duyguları insanları öldürüyor. | Open Subtitles | أساساً هو حالة تعاطف عكسية مشاعره تقتل الآخرين |
Bu balık empatisi mi, yoksa tuhaf dünya görüşün mü? | Open Subtitles | أهذا تعاطف سمكي أم مؤشر آخر من وجهة نظر العالم الغريب؟ |
Bütün bu tutku ve ilgi birinin gönül yoldaşına vereceği cinsten şeyler. | Open Subtitles | بكل تعاطف و إهتمام سيعطيها شخص ما... إلى رفيق روحه |
Bunun için sana asla acımayız. | Open Subtitles | لن تنل ثمّة تعاطف منّا بشأن ما تقوله. |
Halkın sempatisine oynuyor insanların en nefret ettiği suçluları hedef seçecek. | Open Subtitles | إنه يمثل ليجذب تعاطف العامة. و هذا سيعني أنه سيستهدف القتلة الأكثر كرهاً من الناس, أسوأ السيئين. |
Her şeyi Watanabe-san'ın çabalarına bağlamak aşırı duygusallık olur. | Open Subtitles | هذا تعاطف شديد أن ننسب الأمر (إلى (واتانابي |