Isaac Newton ve Edmond Halley bunu bilemezdi ama aralarındaki işbirliği, bizi, bu minik dünyadaki uzun tutsaklıktan nihai olarak azat edecekti. | Open Subtitles | إسحاق نيوتن وإدموند هالي لم يعلموا في ذلك الحين ولكن تعاونهم حررنا في نهاية المطاف من حجزنا الطويل في هذا العالم الصغير |
İşbirliği yapanları hapse atmayız. Ama yapanları atarız. | Open Subtitles | نحن لا نضع الأشخاص في السجن لتعاونهم، لكن نحن نضعهم في السجن لعدم تعاونهم. |
İşbirliği yaptıklarını açıkladığı açık ve basit bir durum raporu veriyor. | Open Subtitles | جملة بسيطة وواضحة من الحقائق تصف لي تعاونهم الكامل |
Hız. NCO bu konuda ne yapıyor? Ulaştırma Bakanlığı ile işbirliği içerisinde çalışıyorlar; kasisler, tabelalar ve bunun gibi birçok şeye bakıyorlar. | TED | تجاوز السرعة، ما يمكن لشرطة الحي القيام به هو تعاونهم مع وزارة النقل، ينظروا في القضايا مثل مطبات السرعة واللافتات وكل أنواع الأشياء. |
Sence onların işbirliği bir şeye yarar mı? | Open Subtitles | هل تظن أن تعاونهم سيؤدي إلى شيء؟ |
Bu şaşılacak şekilde, işbirliği yapma ihtimallerini arttırıyor. | Open Subtitles | مما يزيد احتمالات تعاونهم المفاجئ |
Onunla bu seviyedeki bir işbirliği yeterli. | Open Subtitles | هذه المرحلة من تعاونهم جيدة |
Bu yüzden, eğer işbirliği yapmaları için yardım istiyorsam, onlara bu şartlar altında hitap etmeliyim. | Open Subtitles | اذا كنت سأطلب تعاونهم |
En kısa sürede İngiltere Hükümeti ve Bay Lang'le temasa geçip işbirliği talebinde bulunacağım. | Open Subtitles | سأتصل بعد قليل بالسيد (لانغ) والحكومة البريطانية، لطلب تعاونهم الكامل، شكراً لكم. |
İhtiyacımız işbirliği. | Open Subtitles | نحتاج الى تعاونهم. |
Güvenlerini kazan işbirliği yapmalarını sağla. | Open Subtitles | اكتساب ثقتهم , تأمين تعاونهم |
Isaac Newton ve Edmond Halley bunu bilemezdi ama aralarındaki işbirliği, bizi, bu minik dünyadaki uzun tutsaklıktan nihai olarak azat edecekti. | Open Subtitles | (من الممكن أن (إسحاق نيوتن) وَ (إدموند هالي لم يعلما هذا لكن تعاونهم سيحررنا في آخر المطاف. من تقوقعنا الطويل في هذا العالم الصغير. |