Başka bir çalışmada; cıvık mantar belirli aralıklarda soğuk havaya maruz bırakıldı. | TED | في دراسة أخرى: تم تعريضه لهواءٍ بارد على فترات متزامنة |
Bir seferde soğurabileceğinden fazlasına maruz bırakarak. | Open Subtitles | تعريضه لطاقة أكبر مما يُمكنه إمتصاصها دفعة واحدة. |
Onu cinayet soruşturmalarına maruz bırakmak, onun sözüm ona "bilimsel" hevesini tatmin etmek hastalık durumunu daha da kötüleştirmekten başka bir işe yaramıyor. | Open Subtitles | ومن الواضح أن تعريضه لضغط التحقيقات الجنائية، وهو يتعاطى لأفكاره العلمية الزائفة والخيالية، قد اثأر أسوأ خصائص مرضه العقلي. |
Öyleyse senin nezaketine maruz kalmayacak olması iyi olmuş. | Open Subtitles | حسنا، والحمد لله، cecause أنا أكره أن يكون تعريضه لللك. |