"تفتقر" - Traduction Arabe en Turc

    • yoksun
        
    • eksik
        
    • sahip
        
    • eksikliği
        
    • yoksundur
        
    • yoksunsun
        
    • sende
        
    • eksiği
        
    • eksiğin
        
    • gücün yok
        
    • eksikliğini
        
    • eksikti
        
    Nüfuslu, dogal kaynaklardan yoksun adalar zinciri olan ülke, hizla gelismekteydi. Open Subtitles اليابان سلسله الجزر المكتظه بالسكان والتى تفتقر للموارد الطبيعيه تتطور بسرعه
    Ama müşterek zihinleri, bireylerin yapmak zorunda olduğu şeyleri anlamaktan yoksun. Open Subtitles لكن عقلياتهم تفتقر إلى ثقافة خصوصية فعل ما يجب أن يفعل.
    Motorunuzda eksik bir parça var, değil mi? Open Subtitles اسمعني محركاتك بقيمتها الحالية لأنها تفتقر شيئأَ صحيح ؟
    Oldukça iyi bir isçilik. Belki biraz yapay. Ama sanatçinin ruhu eksik tabi. Open Subtitles انه عمل فنى محترم , ربما بقعة صغيرة تفتقر لروح الفنان
    Pratikte, sağlık sistemimiz ihtiyaç duyulduğu noktada bakımları geliştirmek için yeterli fon ve kapasiteye sahip değil. TED ومن الناحية العملية تفتقر خدماتنا الصحة إلى قدرة وتمويل لأجل توسيع الرعاية لمناطق بالحاجة.
    Kızda ego tavan ama özgüven eksikliği olduktan sonra neye yarar? Open Subtitles كانت شخصيتُها قوية. لكنّها تفتقر إلى الثقة بالنفس التي تدعمُ شخصيتها.
    Evcilleştirilmiş türler, virüsün çoğalması için gerekli olan glikoproteinden yoksundur. Open Subtitles الأنواع المحببة، تفتقر إلى بعض البروتينات يحتاج الفيروس إلى تكرار
    - Mizahtan yoksunsun Latin. Open Subtitles أنت تفتقر إلى روح الدعابة ايها اللاتيني.
    Ancak bu ses çıkarmalar şarkının karmaşıklığından yoksun. TED ولكن تفتقر تلك الألفاظ إلى تعقيد الأغاني.
    O benim eşim olmak için gerekli olan zekadan yoksun. Open Subtitles إنها تفتقر إلى الذكاء الذي يجعل منها شريكتي
    O benim eşim olmak için gerekli olan zekadan yoksun. Open Subtitles إنها تفتقر إلى الذكاء الذي يجعل منها شريكتي
    Dersini alacak kapasiteden yoksun olduğunu görüyorum. Open Subtitles وأنت تبدو أنك تفتقر إلى القدرة على تعلم درسك
    Hatırladığım şeyler arasında bazı ayrıntılar eksik. Open Subtitles والأشياء التي أذكرها تفتقر لبعض التفاصيل
    Tüm bildiğim, eksik olduğun diğer tüm konuları kapatmak için aklını kullanmaya mutlu olmaya çalışıyorsun. Open Subtitles كل ما أعلم ، أنك تستخدم ذكائك للتعويض ، لتحسين شعورك بنفسك لأمور أخرى تعتقد أنك قد تفتقر إليها
    Ekibinde bir eksik adamla çalışacaksın. Open Subtitles وفي تلك الأثناء، أنت تفتقر إلى أحد أفراد الفريق.
    Sence de angora diğer kıyafetlere göre daha şehvetli bir dokunuşa sahip değil mi? Open Subtitles ألا تعتقدين أن الأنغورة يمتاز بشهوانية الملمس التي تفتقر إليها جميع الأقمشة الأخرى؟
    Sevgili oğlumun sözlerinde zarafet eksikliği olabilir ancak hissettikleri gerçektir. Open Subtitles كلمات إبني العزيز قد تفتقر لِلباقة, لكن عواطفه تحمل الصدق.
    Değişime tampon olacak ölçekten yoksundur ve bir girişimin hayatta kalması için zorlu olasılıkları sürekli olarak düşünür. TED إنها تفتقر إلى مقياس لصقل التغير، وهي تفكر باستمرار بالاحتمالات الصعبة لبقاء شركة ناشئة على قيد الحياة.
    - İçi boş orasının. - Hayal gücünden yoksunsun. Open Subtitles الجدار خال تماما أنت تفتقر إلى سعة المخيلة
    Yani, sende olmayan gücün yerine mesafeyi ve esnekliği koyarsın. Open Subtitles لذلك فإن ما تفتقر إليه من قوة، تعوضه بالمدى والمرونة.
    Fazla sık bir şekilde inşa edildiğinde, doğal ışık ve havalandırma eksiği oluyor, bu da sağlıksız koşullara yol açıyor. TED وعند بنائها بكثافة عالية، تفتقر الضوء والتهوية، وعادةً ما تؤدى لظروف غير صحية.
    Ama yine de hiç eksiğin yok gibi. Open Subtitles لكن يبدو أنك لا تفتقر إلى شيء هنا
    Büyük bir lider olmak için yürek gücün yok. Open Subtitles فأنت تفتقر أساس كونكِ قائداً عظيماً
    Belki de kendine uygun bir arkadaşın eksikliğini hissediyordur, Open Subtitles ربما لانها تفتقر الحكمه في اختيار الصداقة المكافئه
    Bu kızda, benim vicdanımı rahatlatacak uysal nitelikler eksikti. Open Subtitles هذه الفتاة تفتقر إلى ميزة التساهل والتي من شأنها أن تُريح ضميري.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus