| Bu hastalıktan en çok muzdarip olan iki ülkede çok büyük bir ilerleme kaydedebiliriz, bu iki ülke Etiyopya ve Nijerya. | TED | ويمكننا أن نحرز تقدمًا ملموسًا في بلدين اثنين عانيا بشكل كبير من هذا المرض، وهما إثيوبيا ونيجيريا. |
| Ama yapılabilir. Gününmüzde, bu konuda ilerleme kaydeden bir sürü şirket var ve başarıyorlar da. | TED | لكنها قابلة لللتنفيذ، وهنالك العديد من الشركات في وقتنا الحاضر التي تحرز تقدمًا في هذا المجال وتحقق نجاحًا. |
| Güney Kore’nin ne kadar hızlı bir ilerleme kaydettiğini görüyorsunuz. | TED | ويمكن أن أعرضها من هنا، مثل ذلك ويمكنكم أن تروا كيف أن كوريا الجنوبية تحقق تقدمًا سريعًا جدًا جدًا |
| Böylece, bir yüzyıldan fazla süre boyunca Ay'a yolculuk fikri çok az entelektüel gelişme gösterdi. Ta ki Sanayi Devrimi'ne, buhar makinelerine ve kazanlara, en önemlisi de basınçlı kaplara kadar. | TED | وهكذا، لأكثر من قرن لم تحقق فكرة السفر إلى القمر إلا تقدمًا فكريًا ضئيلاً جدًا حتى ظهور الثورة الصناعية وتطور المحركات البخارية والغلّايات والأهم من ذلك، أوعية الضغط. |
| Finansal cephede güzel bir gelişme kaydediyoruz. | Open Subtitles | أحرزنا تقدمًا جيدًا من الناحية المالية |
| Belki de daha gelişmiş ve daha düşmanca bir komşuyla karşılaşma riskini göze alamıyorlar. | TED | أو أنهم فقط لا يودون المخاطرة بمواجهة احتمال وجود حضارة أكثر تقدمًا وعدائية. |
| Şey, silah evet. Şu anda konuşurken bile ilerleme kaydediyoruz. | Open Subtitles | المسدس ، أجل ، نحن نعمل على ذلك نحرز تقدمًا بينما نتكلم |
| Bir teşhis koyma konusunda ilerleme kaydetmiş gibi görünüyor ama sonra el yazısı bozulmaya başlıyor ve yazdıkları da tekerlemeye dönüşüyor. | Open Subtitles | يبدو أنه كان قد أحدث تقدمًا في التشخيص، ولكن بعدها تدهورت كتابته الخطية.. من ثم أصبحت أغنية للأطفال. |
| Aşırı yorgun, kafein komasında ama ilerleme kaydediyoruz. | Open Subtitles | مرهق، تحت تأثير الكافيين, ولكننا نحرز تقدمًا |
| Aşırı yorgun, kafein komasında ama ilerleme kaydediyoruz. | Open Subtitles | مرهقيّن، تحت تأثير الكافيين, ولكننا نحرز تقدمًا |
| Borçların geri ödenmesine yönelik kısım ayrıldıysa, ...finansal ilerleme aldatıcı olacaktır, öyle değil mi? | Open Subtitles | وإذا خصصوا هذا المبلغ لسداد الدين فسيوحى هذا بأنهم أحرزوا تقدمًا ماليًا. صحيح؟ |
| Dediğim gibi, saatler içinde toplamdan çok ilerleme kaydettim. | Open Subtitles | مثلما قلت، أنا أحرزت تقدمًا أكبر خلال ساعات أكثر من أي وقت |
| Biliyor musunuz, bence huysuz birisi ama ilerleme kaydettiğimizi düşünüyorum. | Open Subtitles | أتعلم هو رجل لئيم لكن أعتقد أني أحرز تقدمًا |
| Biraz önce bana ve ekibime gün yüzü göstermeyeceğinizi söylüyordunuz bu düşüncenizi bir ilerleme olarak değerlendiriyorum. | Open Subtitles | قبل قليل ضمنت على ألّا أرى أنا ولا طاقمي ضوء النهار أبدًا لذا أعتبر هذا تقدمًا. |
| Her gün kök hücrelerle ilgili ilerleme kaydediyorlar. | Open Subtitles | إنهم يحرزون تقدمًا في الخلايا الجذعية كل يوم |
| Dediğim gibi, saatler içinde toplamdan çok ilerleme kaydettim. | Open Subtitles | مثلما قلت، أنا أحرزت تقدمًا أكبر خلال ساعات أكثر من أي وقت |
| Ya gelişme sağlar ya da eninde sonunda uykuya dalar. | Open Subtitles | فإما يحرز تقدمًا أو... سيخلد للنوم بنهاية المطاف. |
| Bence gelişme kaydediyoruz. | Open Subtitles | أعتقد أننا نحرز تقدمًا |
| - Sim kartı konusunda bir gelişme var mı? | Open Subtitles | -أأحرزت تقدمًا في قضيتك الجديدة؟ |
| Dünyadaki en gelişmiş ülkeler bile, kenarlardan oluşan ve merkezi bulunmayan bir enerji sistemi örneğine sahip değil. | TED | حتى الدول الأكثر تقدمًا في العالم ليس لديها مثال لنظام طاقة يعتمد على الأطراف ولا مركز له. |
| Ortaya çıkan elektromanyetik dalga sayesinde buhar makinesinden daha gelişmiş hiçbir makine artık çalışamayacak. | Open Subtitles | وبفضل النبض الكهرومغناطيسي المرافق... أيّ تقنية أكثر تقدمًا من، قولوا، المحرك البخاري... ببساطة ستتوقّف عن العمل. |
| Bazılarımız diğerlerinden daha gelişmiş diyebiliriz. | Open Subtitles | بعض المجتمعات أكثر تقدمًا من نظيرتها |