"تقريبًا كل" - Traduction Arabe en Turc

    • neredeyse her
        
    • neredeyse tüm
        
    • edebileceği herşeye
        
    Hafta sonlarını sahilde geçiriyor ve neredeyse her akşam sinemaya gidiyorlardı. Open Subtitles قضوا العطلات الأسبوعية على الشاطيء وذهبوا إلى السينما تقريبًا كل ليلة.
    Saçlarımızı neredeyse her gün düz görünsünler diye 230 derecede kızartıyorduk. TED نحن نقلي شعرنا علي درجات حرارة من 450 درجة فهرنهايت أو أعلى تقريبًا كل يوم، للمحافظة على شكل الشعر الناعم.
    Dünyanın neredeyse her bölgesinde herkesin kendi fermente içecekleri vardı. TED تقريبًا كل منطقة في العالم امتلكت مشروباتها المخمرة الخاصة.
    Geniş imkanlara sahip harika bir ülkede yaşamalarına, en gelişmiş ilaçlara erişimleri olmasına rağmen neredeyse tüm hastalarım hayatını kaybetti. TED وبرغم العيش في بلد جميلة وثرية، مع إمكانية الحصول على أكثر الأدوية تطورًا، تقريبًا كل فرد من مرضاي لقي حتفه.
    neredeyse tüm hastalarım sigara içiyordu veya eski içicilerdi ve çoğunun sigarayla tanışması çocukluklarında veya gençliklerinde olmuştu. TED تقريبًا كل مرضاي كانوا مدخنين، أو مدخنين سابقين، وبدأ معظمهم التدخين عندما كانوا أطفالًا، أو في السنوات الأولى من المراهقة.
    " Elisabet, bir kadının ve bir sanatçının arzu edebileceği herşeye sahipsin bir tek anneliğin eksik." Open Subtitles "إليزابيث، إنك تمتلكين تقريبًا كل شيء كامرأة، وكفنانة لكن تنقصك الأمومة"
    neredeyse her gün çocuklara bakıyorum. Niye ki? Open Subtitles أجل ، لديَّ مفاتيح المنزل أنا مع الأولاد تقريبًا كل يوم ، إذًا ؟
    Bir gün herşeyi öğreneceğiz. Ya da neredeyse her şeyi. Open Subtitles يوما ما سنعرف كل شيء، أو تقريبًا كل شيء.
    Oynamış da, neredeyse her gece ta ki 86'larda bir gün, o kadar şarhoş olmuş ki kazara bar taburesinden elinde tuttuğu ıstakanın üzerine düşmüş. Open Subtitles و هكذا كانت تفعل، تقريبًا كل ليلة حتى مرة في عام 1986، ثملت جدًا و سقطت من على مقعد البار
    O yüzden neredeyse her gece tıklım tıklımdı. Open Subtitles لذا تقريبًا كل ليلة كان مزدحمًا بشكل كبير.
    Söylediğin neredeyse her şeyi yapıyorum. İstemesem bile. Open Subtitles أفعل تقريبًا كل ما تملينه، حتّى حين لا أودّ فعله.
    Teknelerin, trenlerin, uçakların, arabaların, bütün taşımacılık yöntemlerimizin, yiyeceklerimizi üretme şeklimizin, şehirleri kuruşumuzun, neredeyse her şeyin karbondioksit salımı yaptığını, bunun da iklim değişikliğine sebep olduğunu söyledi. Open Subtitles قال أن كل وسائل نقلنا ،من سفن طائرات وعربات طريقة استنزافهم للوقود طريقة بناء مدننا تقريبًا كل ما نفعل
    Uzun bir süre bunun üzerine düşündü ve sonunda cevap verdi: "Hanımefendi, neredeyse her şeyi özlüyorum." TED وقد فكر في الأمر طويلًا، ثم قال، "سيدتي، أنا أفتقد تقريبًا كل شيء."
    Harvard'a gittik ve neredeyse her bölümü kontrol ettik. Harvard İşletme Okulu'nda, yani varlıklının daha çoğuna sahip olması ve zenginin daha azına sahip olması gerektiğine inanan çok az insanın olduğu yerde de benzerlik hayret vericiydi. TED ذهبنا لهارفرد وسألنا تقريبًا كل الأقسام، وفي الواقع، في مدرسة هارفرد للأعمال، أراد قلة من الأشخاص أن يُعطي الأغنياء أكثر والفقراء أقل . التشابه كان مذهلًا.
    Yoksa neredeyse her şeyi mi deseydim? Open Subtitles أو هل يجب أن أقول, تقريبًا كل شيء؟
    neredeyse tüm ceza adaleti sistemleri bozuk ve yozlaşmış başlarlar fakat sert kuvvet ve kararlılık ile dönüştürülebilir. TED تقريبًا كل نظم العدالة الجنائية، بدأت مع بعض الخلل والفساد، لكن يمكن تحسينها بواسطة الجهود الحثيثة والإلتزام .
    9 Mayıs'tan sonra neredeyse tüm vaktimizi kriz müdahale ekibine yardım etmeye adadık. Open Subtitles بعد هجمات 5/9 تقريبًا كل وقتنا مكرّس لمساعدة فريق الإستجابة للأزمات
    "Elisabet, bir kadının ve bir sanatçının arzu edebileceği herşeye sahipsin, bir tek anneliğin eksik." Open Subtitles "إليزابيث، إنك تمتلكين تقريبًا كل شيء" "كامرأة، وكفنانة" "لكن تنقصك الأمومة"

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus