"تقفين" - Traduction Arabe en Turc

    • duruyorsun
        
    • durup
        
    • dikiliyorsun
        
    • duruyordun
        
    • durduğun
        
    • durduğunu
        
    • duran
        
    • dikilip
        
    • dururken
        
    • duruyorsunuz
        
    • tutuyorsun
        
    • dikiliyordun
        
    Zamanı geldi, Çingene. Uçurumun kenarında duruyorsun. Open Subtitles حان الوقت ايتها الغجرية انت تقفين علي حافة جهنم
    Zamanı geldi, Çingene. Uçurumun kenarında duruyorsun. Open Subtitles حان الوقت ايتها الغجرية انت تقفين علي حافة جهنم
    Gün ortasında hiçbir şey yapmadan öylece duruyorsun. Open Subtitles تقفين ساكنة، في منتصف اليوم، بلا أي عمل.
    Koşuya çıkmadan önce aynanın önünde durup yolun kıyafetin hakkında ne düşüneceğini merak etmezsin... Open Subtitles انت لا تقفين امام المرآة قبل الركض وتتسائلين كيف ستكون وجهة نظر الطريق عن قِوامك
    Tünelin girişinde yalnız başına dikiliyorsun, çünkü bir şeyler biliyorsun, ben bile isimlendiremiyorum; daha derin, daha merhametsiz bir şey... Open Subtitles أنتِ تقفين لوحدكِ بمدخل النفق لأنكِ تعرفين شيئًا لا أستطيع حتى تسميته شيء أعمق وأكثر قسوة
    Denizaltı patladığında yanımda duruyordun. Open Subtitles كنت تقفين جواري عندما انفجرت تلك الغوّاصة
    Üzerinde durduğun bacakların kadar gerçeğim. Open Subtitles تماماً كما ساقاكِ التي تقفين عليهما حقيقيّتان
    Şu an büyük düşüncelere daldıpım kalemin yanında duruyorsun. Open Subtitles أنت تقفين الآن بقلعتي، حيث كنت أفكر في كل شؤوني الكبيرة.
    Bana orada bir sır söyleyecekmiş gibi duruyorsun ama söylemiyorsun. Open Subtitles تقفين هنا و كأنكِ على وشك إخباري بسرّ، لكنّكِ لن تفعلي
    Şu an gerçekten inek gübresi üzerinde duruyorsun. Open Subtitles أنت في الواقع تقفين علي كومة من روث البقر
    Benim aklımda başka bir başlık var. Şu an üzerinde duruyorsun. Open Subtitles في الواقع لديّ عنوان آخر في بالي، وأنت تقفين عليه
    Feng Shui'ye göre bu odanın başarılı kariyer noktasında duruyorsun. Open Subtitles لأن وفقاً لفينج شواى تقفين فى ركن النجاح
    Bugünde duruyorsun ama geçmişte yaşıyorsun. Open Subtitles تقفين في الحاضر ، لكنكِ تعيشين في الماضي
    -Burda durup izlediğin için başlamıyor. Open Subtitles من الصعب القيام بذلك بينما تقفين و تتفرجين علي
    Herkes sana baksın diye mi bu kıyafetle bahçede dikiliyorsun? Open Subtitles هل تقفين في فنائي مرتدية هذا ليراكِ كل رجل؟
    İlk ateş açıldığında nerede duruyordun? Open Subtitles حسناً، أين كنتِ تقفين عندما جاءت الطلقة الأولى؟
    Benimle Alaska arasında durduğun sürece çok iyiydi. Open Subtitles طالما انك تقفين بيني وبين الاسكا كان شيء جميلا
    Nerede olduğunu, nerede durduğunu, ne yaptığını hep merak ediyorum. Open Subtitles دائماً أتساءل أين أنتِ وأين تقفين و ماذا ستفعلين بالضبط
    Şu şekilde duran bir adamın yanında çekilmiş gayet güzel resimlerin var. Open Subtitles لا، لدينا صور رائعة لك تقفين بالقرب من شاب يبدو هكذا
    Orada dikilip yaşamaya değmez filan diyemezsin. Open Subtitles تقفين هناك وتخبرين الناس أن الحياة لا تستحق العيش
    Orada öyle dururken öyle kayıp ve mutsuz görünüyordunuz ki. Open Subtitles تبدين تائهة جدا و تعيسة و أنت تقفين هناك هكذا
    5. caddede duruyorsunuz. Open Subtitles أنتي تقفين على الدرب الخامس
    Hep onun tarafını tutuyorsun çünkü onun akıllı olduğunu düşünüyorsun. Open Subtitles دائما تقفين بصفها لانك تعتقدين انها الاذكى
    Main Caddesi'nin tam ortasında dikiliyordun yani... Open Subtitles إنّك تقفين في منتصف "ماين ستريت"، فالأمر بديهيّ

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus