| Baban senden utandı. ondan nefret ettin, Baban da senden. | Open Subtitles | انت عار لأبيك وهو عار عليك انت تكرهه وهو يكرهك |
| Evlatlık edindiği bütün çocukları dövüyor ama en çok ondan nefret ediyor. | Open Subtitles | هي تضرب كل الأطفال الذين تتبناهم لكن يبدو أنها تكرهه كرها جما |
| Her zaman nefret ettiğin salondaki o halıyı değiştirmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد ان أغير السجاد الذي في غرفة المعيشه الذي تكرهه |
| Suçlu olduğunu düşünüyorsun çünkü ondan nefret ediyorsun. | Open Subtitles | إتك تفترض أنه مذنب لأنك تكرهه جداً، صحيح؟ |
| Ve şu anda nefret ettiği adamla bir trende, balayında. | Open Subtitles | و الان هى فى شهر العسل فى قطار مع رجل تكرهه |
| ondan nefret etmen çok anlamsız. O adam senin 20 yıl önceki halinden farksız. | Open Subtitles | أنا لا أفهم لماذا تكرهه هذا الفتي لا يختلف عنك قبل 20 عاما في شيئ |
| O bizim olduğu gibi O bu gerçeği olduğu gibi çok ondan nefret ediyor. | Open Subtitles | هي تكرهه في هذا الواقع كما كانت تكرهه بواقعنا |
| nefret ettiğin şeylere bile olumlu bakıyorsun; pozitif bir enerji. | Open Subtitles | هذا تأكيد للحياة,هذه طاقة إيجابية هذا هو كل شىء أنت تكرهه |
| Cylonlar dışında bir Sagittaronludan daha çok nefret ettiğin bir şey var mı? | Open Subtitles | "فيما عدا السيلونز , لا يوجد أي شيء تكرهه أكثر من الساجتورين " |
| Pornoları saklayarak, nefret ettiğin lüks yerlere giderek, maratona hazırlanarak gerçek kendini göstermiyorsun. | Open Subtitles | كيف تقوم بشيء تكرهه تتمرن من أجل الماراثون |
| Yani, onun kurtardığı hayatlar seninkiler kadar iyi olmadığı için ondan nefret ediyorsun. | Open Subtitles | تكرهه لأن الحيوات التي ينقذها ليست جيدة كالتي تنقذها؟ |
| Babamdan, bana bunları yapacak kadar mı nefret ediyorsun? | Open Subtitles | أنت تكرهه بذلك القدر هل يمكنك أن تفعل هذا من أجلي؟ |
| Bizi öldürmeye çalışan adamdan neden bu kadar nefret ediyorsun? | Open Subtitles | لماذا تكرهه بشدة ؟ الرجل الذي يريد قتلنا |
| Merak ediyorum da şimdi kim daha fazla nefret ediyor? | Open Subtitles | انا اتساءل ايهما تكرهه اكثر الان نجالا ام الشعبة |
| Yani kadın ondan o kadar nefret ediyor ki oğullarını saklanması için akrabalarının yanına yolladı. | Open Subtitles | تكرهه كثيرا بأنّها أرسلت إبنهم إلى الإختفاء مع أقربائها. |
| En nefret ettiği şeyin ise her şeye mesafeli tavrım olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | إنها تقول بأن أكثر شئ تكرهه فيّ بأنني أرى الأشياء من بعد ؟ |
| - Oradan nefret edersin sen. | Open Subtitles | للذهاب الى ذلك المطعم التايلندي الذي تحببينه انت تكرهه |
| Kızım ondan nefret ederdi çünkü gerçek babası değildi. | Open Subtitles | كانت تكرهه . لأنه لم يكن والدها الحقيقي . |
| Öğretmeninden nefret ettiğini söylemiştin ve o da öldürülmüştü. | Open Subtitles | انت قلت انك تكرهه مدرسك بالامس وهو ايضاً قتل |
| Size saygı göstermeyen birinden nefret ettiğiniz oldu mu? | TED | هل كان هناك أي شخص يحترمك في الماضي و من النوع الذي كنت تكرهه لفترة وجيزة؟ |
| Bir tişört olabilir bu, sevmediği ama şikayet etmeden giydiği... | Open Subtitles | قد يكون قميصاً تكرهه بشدة لكن ترتديه دون شكوى |
| O olan biteni onunla paylaşamamamdan nefret eder. | Open Subtitles | إنها تكرهه تكره أنني لا أقدر أن أشاركها إياه |
| Hayatımın aşkı ol. Beni ondan nefret ettiğinden daha çok sev. | Open Subtitles | كُن حبّ حياتي فحسب، حبّني أكثر ممّا تكرهه. |