o enerjiyi düzgün bir şekilde kullanabilirsek zamanı yönetebilmemizi sağlayacak. | Open Subtitles | ومتى ما استطعنا استغلال تلك الطاقة بشكل صحيح فستمكّننا من التلاعب بالزمن |
Şimdi o enerjiyi alıp bu desteye koyabilirim ve bu aradığımız kişiği bulmamızda yardım edecek. | Open Subtitles | بوسعي أخذ تلك الطاقة ووضعها في هذه البطاقات مما سيساعدنا على معرفة من نبحث عنه. |
Bu enerji hakkında biraz konuşmak istiyorum. | TED | لذا أريد أن أتحدث بشيء من التفصيل عن تلك الطاقة. |
Bu enerjinin bir bölümü Dünya yüzeyine geri dönerek ısınmaya yol açar. | TED | ثم يعود جزء من تلك الطاقة إلى سطح الأرض، ما يتسبب بارتفاع درجة الحرارة. |
Geçidin yapıldığı element, enerjiyi doğrudan emiyor, iç işlemler bu enerjiyi değiştirecek ve kondansatörde saklayacak sifon gibi. | Open Subtitles | معدن البوابة يمتص الطاقة التي يتم توصيلها بها مباشرة و ستعمل تلقائيا و تخزن تلك الطاقة كإحتياطي ضمن مولداتها |
- Tüm adamlarımızı o güç kaynağını bulmaları için görevlendireceğiz. | Open Subtitles | حسنٌ, سنجعل كل شخص يعمل معنا, يبحث عن مصدر تلك الطاقة. |
Etrafına cinsel bir enerji yayıyorsun. | Open Subtitles | انك تنشرين تلك الطاقة المثيرة طوال الوقت |
Buradaki herkesin öleceği kesin ama lazer o enerjinin büyük kısmını ışınlara taşıyacak. | Open Subtitles | بالتأكيد كل شخص هنا لكن الليز سوف يحول معظم تلك الطاقة إلى شعاع |
Bu çok da iyi bir şey değil, çünkü enerjiyi içeriye gönderen lazer enerjisi elde edilen enerjiden daha fazlaydı, ama yine de iyiydi. | TED | الآن، هذا ليس جيدا بما يكفي، لأن ذلك الليزر الذي تضع تلك الطاقة داخله كان أكثر طاقة من ذلك، لكنه كان جيدا. |
Einstein konuyla ilgilenmiyordu, çünkü açıkça anlaşılıyordu ki tüm o enerjiyi açığa çıkarmak için bilim adamlarının atomu parçalamak gibi etkili bir yol bulmaları gerekiyordu. | Open Subtitles | كان "آينشتاين" رافضاً بشدّة لأنه كان واضحاً أنّه لإنتاج كلّ تلك الطاقة فيجب أن يجد العلماء طريقة فعّالة في خرْق الذرّة. |
Sanırım Kuğu'nun altındaki o enerjiyi sıfırlayabilirim. | Open Subtitles | أعتقد أنّ بوسعي إلغاء تلك الطاقة أسفل "البجعة" |
Sanırım o enerjiyi boşaltabilirim. | Open Subtitles | أعتقد أنّ بوسعي إلغاء تلك الطاقة |
Garaj kapısının açılmasını Bu enerji sağlamış olmalı. | Open Subtitles | تلك الطاقة كان يمكن أن تكون الذي بدأ فتّاحة باب المرآب. |
Bu enerji yavaş yavaş kütleye dönüşmüş ve evrendeki her şeyi oluşturmuştur. | Open Subtitles | تحوّلت تلك الطاقة رويداً لكتلة تُكوّن كلّ شيء في الكون. |
Eşsiz bir elektromanyetik enerji alanı üzerinde yer alıyor. Bu enerji, tüm dünyadaki benzer alanlarla bağlantılı. | Open Subtitles | فوق جيب طاقة كهرطيسية فريدة، وتتصل تلك الطاقة بجيوب مماثلة حول العالم |
Bu enerjinin çoğu iki kartelde mi yoğunlaşıyor? | Open Subtitles | وأغلب تلك الطاقة تكون مركزة على إثنان من الإحتكارين؟ |
Bu enerjinin çoğu iki kartelde mi yoğunlaşıyor? | Open Subtitles | وأغلب تلك الطاقة تكون مركزة على إثنان من الإحتكارين؟ |
Dünya, Bu enerjinin büyük kısmını emiyor bu da gezegeni ısıtıyor ve yüzeyin kızılötesi ışıkta parlamasına sebep oluyor. | Open Subtitles | تمتصُ الأرض أغلب تلك الطاقة و التي تُسخِنُ الكوكب و تجعل السطح يتوهج بالأشعة تحت الحمراء. |
Evde, bu enerjiyi ışık olarak görüyoruz ısı olarak hissediyoruz. | Open Subtitles | هناك في الوطن نرى تلك الطاقة على شكل ضوء ونشعر بها كحرارة |
Bütün o güç artık senin bir parçan. | Open Subtitles | تذكر , كل تلك الطاقة موجودة بداخلك الآن |
Yüzeysel enerji, geçen geceki müze görevlisini neredeyse cinayet işlemeye iten bir enerji çeşididir. | Open Subtitles | الطاقة التماسية هي تلك الطاقة التي أجبرت موظفي المتحف مساء أمس إلي حد دفعهم إرتكاب جريمه |
Tüm o enerjinin damarlarında gezdiğini düşün. | Open Subtitles | فكر بكل تلك الطاقة التى تتدفق من خلال عروقه |
Olağanüstü bir söyleşi olmasını sağlayan söyleştiklerimin sıradışı yaşam enerjisi. | TED | تلك الطاقة التي تصنع مقابلات غير عادية و حياة غير عادية. |
Çember güç dolaşımını gösterir ve yapı sembolü tasarlamak, gücü açığa çıkarmayı mümkün kılar. | Open Subtitles | الدائرة تُظهر دوران الطاقة عندما ترسم رمز البناء فيها، يمكنك توليد تلك الطاقة |