bu bölge çok tehlikeli. Gardını bir saniye bile düşürme. | Open Subtitles | تلك المنطقة في غاية الخطورة لا تغفل عن الحراسة للحظة |
Son zamanlarda tsunami yıkıntılarının, Bu bölgeyi yıkadığını biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | تعرف أنه كان هناك.. حطام موجة تسونامي في تلك المنطقة مؤخراً |
Yani elinizde bir bölgeyi başarıyla soymuş bir hırsız grubu varsa bu hırsızlar Oraya dönüp soyguna devam etme eğilimi gösterecektir. | TED | فإذا نجحت مجموعة من الجناة في سرقة منطقة ما، فإنهم يميلون للعودة إلى تلك المنطقة والاستمرار في سرقتها. |
bu bölgede trafik hâlâ yavaş seyretmekte. | Open Subtitles | لكن حركة المرور لا تزال بطيئة في تلك المنطقة |
O bölge gün geçtikçe daha da tehlikeli hale gelmeye başladı. | Open Subtitles | تلك المنطقة بعينها تزداد خطراً بمرور كل يوم. |
Böyle bir şey en son, ...o alanı besleyen güç santralini kapattıklarında olmuştu, hatırladın mı ? | Open Subtitles | آخر مرة شعرت بشيىء مثل هذا عندما اغلقوا الشبكة الكهربية بالكامل فى تلك المنطقة. أتذكر ذلك؟ |
o bölgeye vurulan darbe, sinirlere ciddi zararlar vermiş olabilir. | Open Subtitles | ضــربة على تلك المنطقة قد تتسبب تلف شديدللأعصاب |
Bu valiz tozlu, güneş rengini açmış bu bölgenin dışında bir yerde. | Open Subtitles | تلك الحقيبة ممتلئة بالتراب إبيضت من الشمس بعيدا عن تلك المنطقة هنا |
Kilise, bu bölge nüfusunda Yahudilik ve İslam da dahil olmak üzere Hristiyanlık dışındaki her türlü inanca karşıydı. | TED | شوّهت الكنيسة سمعة أيّ إيمان خارج الدين المسيحيّ، بما في ذلك المجتمعات اليهوديّة والمسلمة الموجودة في تلك المنطقة. |
bu bölge her zaman açıklanamayan olaylarla bağdaştırıldı. | Open Subtitles | تلك المنطقة كان لها دوماً صلة بتلك الظاهرة الغير مفسرة |
Biliyor musunuz, ilk çağlarda bu bölge ormanlardan oluşmuştu. | Open Subtitles | أتعلم، تلك المنطقة بأكملها كانت غابة في الأوقات الغابرة |
Bu bölgeyi gördüğümde karışık duygular içindeydim. | Open Subtitles | إختلطت بي العواطف حين رأيت تلك المنطقة مرة أخرى |
Bu bölgeyi gördüğümde karışık duygular içindeydim. | Open Subtitles | إختلطت بي العواطف حين رأيت تلك المنطقة مرة أخرى |
Hemen Oraya gidin, orası hırsız dolu. | Open Subtitles | من الأفضل ان تسرعي بالعودة الى هناك. يوجد الكثير من اللصوص في تلك المنطقة |
bu bölgede bir artış oldu. | Open Subtitles | اشارة الى زيادة في جريان الدم في تلك المنطقة |
O bölge üzerindeki hücreleri spreyleyecek. | TED | حيث يقوم برش الخلايا على تلك المنطقة |
Tepedeki hassasiyet yüzünden o alanı sevmeyiz. | Open Subtitles | لا نحب تلك المنطقة بسبب الضعف عند القمة. |
Eğer Garcia o bölgeye yoğunlaşırsa, ...özellikle Libya' ya giren ve Libya' dan çıkan silahlarla, ...izledikleri yolu bulmamız için bir fırsat yakalamış olacağız. | Open Subtitles | اذن ان ركزت غارسيا على تلك المنطقة خاصة الأسلحة القادمة من و إلى ليبيا هناك احتمال جيد أننا سنجد تقاطع لطرقهما |
Ve bu kanalın içinde birleşip bu bölgenin içine süzülüyorlar | TED | تتجمع كلها في هذه القناة هنا و التي بدورها تصرف الى تلك المنطقة. |
O alan hiçbir zaman benim sorumluluğumda olmadı, efendim. | Open Subtitles | تلك المنطقة لم تكن من ضمن مسؤولية قيادتي |
bu alan 24 saat askeri kordonda tutulacak. | Open Subtitles | أريد حصاراً عسكرياً حول تلك المنطقة طوال اليوم |
bu alanı yönetmek istiyorsanız kesinlikle bu şehirden yönetmelisiniz. | Open Subtitles | إذا كنت تريد أن تحكم تلك المنطقة فالواضح أن عليك أن تحكمها من تلك المدينة |
Bu öğleden sonra erken saatlerde bir çağrı üzerine bu bölgeye geldiler. | Open Subtitles | أجابوا نداء في تلك المنطقة في وقت سابق ظهر اليوم |
Narkotik'in söylediğine göre o bölgede yapılan... uyuşturucu ticareti epey sağlammış. | Open Subtitles | قسم المخدرات يقول بأن الترويج في تلك المنطقة كان مستقر جدا |
Hatta bu etki öylesine güçlü bir etki ki bir başkası üniversite diploması aldığında bunun o metropoliten bölgede yaşayan başkalarının kazançları üzerinde ki yayılma etkisi direk etkisinden çok daha büyüktür. | TED | وفي الواقع، فإن ذلك التأثير قوي للغاية الى درجة أن الشخص إن حصل على شهادة جامعية، فإن تداعياتها على أجور بقية العاملية في تلك المنطقة هي في الواقع أكبر من التأثيرات المباشرة. |