18 yaşında onun öğrencisi oldum. Onu Robert Browning okurken dinlemiştim. | Open Subtitles | عندما كنت في الثامنة عشرة و كنت تلميذته و سمعته يقرأ روبرت براوننج |
Şimdi, seni öğrencisi olarak alması için onu ikna ettim. | Open Subtitles | أنني رسامة جيدة بما فيه الكفاية لأكون تلميذته |
Dikkatli ol, onun öğrencisi olarak kalmaya devam edersen geleceğini bir daha hiç göremeyebilirsin. | Open Subtitles | وفيه لقد حذرتك , ربما لن يمكنك ان ترى مستقبلك اذا بقيتي تلميذته |
Babam en gözde öğrencisine yardım etmemi isterdi. | Open Subtitles | لكان أبي أراد منيّ مساعدة تلميذته المفضلة |
Muhtemelen en sevdiği öğrencisini görmek istedi. | Open Subtitles | ..لست أدري ربما أراد فقط أن يستغل وجوده في سيول ليرى تلميذته المفضلة ..تلميذته المفضلة؟ |
Bu hoş bir cümle olmadı. Babam Columbia'da edebiyat profesörüydü annem de öğrencisiydi. | Open Subtitles | والدي كان مديراً للدراسات القديمة بجامعة (كولومبيا) ووالدتي كانت تلميذته |
O bir minyatür ustasıydı, ben de onun çırağı. | Open Subtitles | لقد كان أستاذ بفن التصوير المصغر وكنت أنا تلميذته |
Hep geç kalan ve dersi kıran öğrencisi mi? | Open Subtitles | تلميذته المفضلة التي كانت تتأخر دوما... |
- Onun tek öğrencisi sen misin sanıyorsun? | Open Subtitles | -أظننتِ نفسكِ تلميذته الوحيدة؟ |
Ama öğrencisi... | Open Subtitles | عاملة تنظيف لكن تلميذته |
Dr. Crane, kocam bir eskrim hocası ve son zamanlarda tüm vaktini yeni zengin öğrencisine harcıyor. | Open Subtitles | كما ترى "د.كراين"، زوجي مدرب مبارزة ومؤخرًا يقضي معظم وقته مع تلميذته الجديدة الثرية |
öğrencisini kıskanan bir moruksun sen! | Open Subtitles | أنت مجرد عجوز أخر يغار من تلميذته |
New York'ta Mark Waterman adıyla yaşayan Owen Lyman sadece öğrencisini değil bir düzine kadını daha öldürmüş. | Open Subtitles | (إن (أوين ليمان) الذي يعيش بالإسم المُستعار (مارك واترمان لم يقتل فقط تلميذته السابقة لكن العديد من النساء الأخريات |
Göz kamaştırıcı öğrencisiydi. | Open Subtitles | تلميذته فائقة الجمال |
Şey, çırağı gibi bir şeyim. | Open Subtitles | أنا تلميذته نوعاً ما |